Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Batıcılar hep aynı yobazlık tornasından çıkmışa benziyorlardı. Kendilerine ne zaman Türk mûsikîsinden bahsedilse, bir taraflarına kızgın demir değdirilmiş gibi feryadı basıyor, ebeveyninin gözyaşı zaafını bebekliğinde öğrenmiş çocuklar gibi, 'çağdaşlık, Atatürk devrimleri' vs. diye ağlayınca her işlerini yaptırıyorlardı.
Sayfa 131Kitabı okudu
Hakkıyla ağlayınca gülmeye başlıyorsun çünkü. Sanıyorum bu da bir çeşit mükâfat. Hıçkırıkla karışık, ağlamaya baskın vermiş bir gülümseme kaplıyor yüzünü. "Gülüyor mu, ağlıyor mu belli değil," dedikleri yere geliveriyorsun. Çok gülünce de gözden yaş gelmez mi zaten? Beni öyle görünce pek çok çocuğun annesi çekiştirdi ellerinden, götürdü onları. Biri ağlayınca çocukları götürürler, çocuklar ağlayınca da yine çocukları. Büyükler, çocukların zaten bildiği şeyleri biliyor olmalarına şahit olmak istemezler. Büyükler ağlayınca gidebilirler mi artık?
Sayfa 47
Reklam
Dedem beni eskiden bir camiye götürmüştü. Namazdan sonra imam, Arapça dualar okudu. İmam okurken dedem, öyle ağladı, öyle ağladı ki... Dedem ağlayınca, ben de kendimi tutamayıp ağlamıştım. Camiden çıkıp eve giderken, - Arapça biliyor musun da, imamın dediklerine ağladın dede? diye sormuştum. - Ne imam Arapça biliyor, ne de ben... demişti. - Öyleyse neye ağladın? - Hiç ağlanmaz olur mu? İmam nasıl okuyordu, duymadın mı? Kimbilir, ne acıklı, ne güzel şeyler söylüyordur! Dedem, imamın sesini hatırlayıp yeniden ağlamaya başlamıştı. Benim de gözlerim sulanmıştı. Oysa imam, belki de sevindirici bir dua okumuştu
Sayfa 122
Bu kadar çok insanın duygularını ifade etmekte neden zorlandığını an- lamak için çocukken yaşadığımız koşullanmalara dönmek gerekir. Çoğu zaman çocukların duygularını ifade etmesine izin vermez, duygularını uy­ gun şekilde ifade etmeyi onlara öğretmeyiz. Bir de duyguların cinsiyete göre ifade edilmesine izin veririz. Kızların ağlamasına izin veririz, ama erkekler ağlayamaz. Erkeklere ağlayınca ((bebek" olduklarını öğretiriz; bu da üzün­ tü, acı veya pişmanlık hissettiklerinde onların utanmasına yol açar. Onlara korkuyu bastırmayı öğretiriz. Kızlar üzgün olabilir ama kızamazlar. Çocuk­larımıza neyi yapmamaları gerektiğini öğretiriz ama ne yapmaları gerekti­ğini öğretmeyiz. Duygularını nasıl bastıracaklarını öğretiriz ama nasıl ifade edeceklerini öğretmeyiz. Çocuklar son derecede hassastır, algıları açıktır. Nasıl davranmaları ge­rektiğine dair sürekli ''ipuçları" ararlar. Kişilikleri zaten ilk üç yılda gelişir; ondan sonra sadece çevreye adapte olmaya devam ederler. Sevgimizi ve onayımızı nasıl kazanacaklarını bilme çabasıyla, onlar hakkında söylediği­miz her şeyi dikkatlice dinlerler. Çocuklar onlardan ne beklediğimizi anlama, onu bize verme konusunda birer ustadırlar.
Ben ağlayınca serçeler uçar Dünya küçülür gözümde Durur önümde bir hüzün serpintisi Yayılır Yıkmak ister acıdan kuleleri Ben gidince öfkem ayaklanır Dindiremez onu çocuklar bile Köpürür taşar ama yalnız kalır Morarır Yalnızlığın verdiği sessizlikle
Sayfa 30 - Yapı Kredisi Yayınları
Son Ayların Şiiri
Ben sevince yeryüzü arınır Yüzüme vurur gölgesi Yüreğim aşkla beslenen başaktır Açılır Soymak ister kabuğundan bedeni Ben ağlayınca serçeler uçar Dünya küçülür gözümde Durur önümde bir hüzün serpintisi Yayılır Yıkmak ister acıdan kuleleri Ben gidince öfkem ayaklanır Dindiremez onu çocuklar bile Köpürür taşar ama yalnız kalır Morarır Yalnızlığın verdiği sessizlikle
Reklam
Dedem beni eskiden bir camiye götürmüştü. Namazdan sonra imam Arapça dualar okudu. İmam okurken dedem öyle ağladı, öyle ağladı ki... Dedem ağlayınca, ben de kendimi tutamayıp ağlamıştım. Camiden çıkıp eve giderken, - Arapça biliyor musun da imamın dediklerine ağladın dede? diye sormuştum. - Ne imam Arapça biliyor, ne de ben... demişti. - Öyleyse niye ağladın? - Hiç ağlanmaz olur mu? İmam nasıl okuyordu, duymadın mı? Kimbilir ne acıklı, ne güzel şeyler söylüyordur!
Sayfa 127 - Nesin YayıneviKitabı okudu
Dedem beni eskiden bir camiye götürmüştü. Namazdan sonra imam Arapça dualar okudu. İmam okurken dedem, öyle ağladı, öyle ağladı ki... Dedem ağlayınca, ben de kendimi tutamayıp ağlamıştım. Camiden çıkıp eve giderken, -Arapça biliyor musun da, imamın dediklerine ağladın, dede? diye sormuştum. -Ne imam Arapça biliyor, ne de ben... demişti. -Öyleyse neye ağladın? -Hiç ağlanmaz olur mu? İmam nasıl okuyordu, duymadın mı? Kimbilir, ne acıklı, ne güzel şeyler söylüyordur. Dedem imamın sesini hatırlayıp yeniden ağlamaya başlamıştı. Benim de gözlerim sulanmıştı. Oysa imam belki de sevindirici bir dua okumuştu. Ben bu olayı hiç unutamıyorum.
Sayfa 86 - Nesin Yayınevi-pdfKitabı okudu
Namazdan sonra imam, Arapça dualar okudu. İmam okurken dedem, öyle ağladı, öyle ağladı ki... Dedem ağlayınca, ben de kendi­mi tutamayıp ağlamıştım. Camiden çıkıp eve giderken, — Arapça biliyor musun da, imamın dediklerine ağla­dın, dede? diye sormuştum. — Ne imam Arapça biliyor, ne de ben... demişti. — Öyleyse neye ağladın? — Hiç ağlanmaz olur mu? İmam nasıl okuyordu, duy­madın mı? Kimbilir, ne acıklı, ne güzel şeyler söylüyordur! Dedem, imamın sesini hatırlayıp yeniden ağlamaya baş­lamıştı. Benim de gözlerim sulanmıştı. Oysa imam, belki de sevindirici bir dua okumuştu. Ben bu olayı hiç unutamıyorum.
Sayfa 122Kitabı okudu
Dedem beni eskiden bir camiye götürmüştü. Namazdan sonra imam, Arapça dualar okudu. İmam okurken, dedem öyle ağladı, öyle ağladı ki... Dedem ağlayınca, ben de kendimi tutamayıp ağlamıştım. Camiden çıkıp eve giderken, -Arapça biliyor musun da, imamın dediklerine ağladın dede? diye sormuştum. -Ne imam Arapça biliyor, ne de ben... demişti. -Öyleyse niye ağladın? -Hiç ağlanmaz olur mu? İmam nasıl okuyordu, duymadın mı? Kim bilir, ne acıklı, ne güzel şeyler söylüyordur!
Sayfa 135 - Nesin YayıneviKitabı okudu
72 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.