Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm
Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ
Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
Zaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlar
Dursam ölürüm paramparça olur dünya
Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğüm
Uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir
Ankara'da / II
Posta caddesi, Taşhan, Karpiç ve diğerleri
Ama artık meyhanaler kalmadı Ankara'da
Belki bundandı Cemal Süreya'nın Kızılay'da
Huzursuz bir zürafa gibi dolaşması
“Bir rüzgar esse ellerin fesleğen kokuyor
Kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri
Bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda
Üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum
Ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım
Bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte"
Zamansız hissettiğiniz olursa gecenin bilmem kaçı ya da kelimesiz kalmış gibiyseniz, okuduğunuz diğer satırlar yerleşmiyorsa aklınıza, başka bir duygu girdabında yavaşlayarak düş kurmak niyetindeyseniz...
Benim en beğendiğim:
Çocuksun Sen II
Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm
Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ
Sallanıp durmaktayım
AŞKLAR MI / I
Aşklar mı diyordun, anladım
Senin incindiğin benimse
Yollara düştüğümdür yeniden
AŞKLAR MI / II
Biten bir aşk için
Söylenecek söz şu olmalı:
- Güzeldi yine de
AŞKLAR MI / III
Hiç kimse bir aşkı
Onarmaya kalkmasın
Kaybedilmeye değer
En güzel anında bitirilmişse eğer
Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm
Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ
Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
Zaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlar
Dursam ölürüm paramparça olur dünya
....