224 syf.
7/10 puan verdi
·
18 günde okudu
Aşk Yok Etmiyorsa Zaten Yoktur
Herkesin bir derdi vardır bazıları geçer, bazıları geçmez; bazıları anlatılır, bazıları anlatılmaz. Biraz yağmurun biraz da hüznün düştüğü gecelerde meselenin sevmek değil, güzel sevebilmek olduğunu anlamaktır mühim olan ve çekilen acılara verilmesi gereken tepkilerin adıdır eyvallah. Son derece anlaşılır ve açık bir anlatıma sahip olan
Eyvallah 1
Eyvallah 1
Eyvallah 1
Eyvallah 1Hikmet Anıl Öztekin · Hayy Kitap · 201711,2bin okunma
Uzun yollardan geldik - Yarmavadi'den, sizin deyiminizle Îmladris'ten çıkıp geldik." Bu noktada Faramir hayret ederek dikkat kesildi. "Yedi yol arkadaşımız vardı: Birini Moria'da kaybettik, diğerlerini de Rauros'un üzerindeki Parth Galen'de: ikisi benim cinsimdendi; bir cüce vardı, bir Elf, iki de insan, insanlar
Reklam
Çok fazla kitap okuduğum zaman dönüştüğüm kişiyi seviyorum.
Gerçekten de Mordor'un kapılarına doğru atılan her adımda Frodo boynundaki zincirde asılı duran Yüzük'ün daha da ağırlaştığını hisseder olmuştu. Artık Yüzük'ü, onu yere doğru çeken gerçek bir ağırlık olarak hissetmeye başlamıştı. Ama onu çok daha fazla rahatsız eden Göz'dü: Kendi kendine ona bu ismi takmıştı. Yürürken eğilmesine, büzülmesine neden olan, Yüzük'ün ağırlığından çok buydu. Göz: Görebilmek için büyük bir güçle tüm buluttan, topraktan, etten gölgeleri parçalamaya çalışan düşmanca bir iradenin o korkunç, bir biçimde artan hissi: sizi haraketsiz bir halde çıplakIığınızla mıhlamak için bakan o ölümcül bakış. Çok ince, çok narin ve ince bir TıaîlBrmşlı artık onu hala savuşturabilen örtüler. Frodo o iradenin o anda ikamet ettiği yeri, onun kalbinin yerini tam olarak biliyordu: Gözleri kapalı bir adam güneşin yerini nasıl kesinlikle bilirse, tıpkı o şekilde biliyordu.
239 syf.
9/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Herkese merhaba. Benim Yan Pasaj Yayınları’na hayranlığımın farkındasınızdır diye düşünüyorum. Bugün de yine Yan Pasaj Yayınları’ndan harika bir kitap ile geldim karşınıza. Konusu öyle hüzünlü ki… Arka kapağı okurken bile o hüznü hissediyorsunuz. Ama kitabın içine girdiğinizde, hüznün içinde hayata dair bir umut buluyorsunuz. Bazı yerlerde gülmekten kendinizi alamıyorsunuz. Hadi gelin konusuna birlikte göz atalım. Paula küçük yaştaki kardeşini kaybetmiş mutsuzluğun, depresyonun en derin noktalarındadır. Gittiği psikiyatristlerden de umudu yoktur. O yaşananların içinden çıkamamaktadır. Ta ki bir gün artık kardeşini ziyaret etmesi gerektiğine karar verene kadar. Ama bunu herkesin gözleri önünde yapamayacağını hisseder ve bir gece gizlice gitmeye karar verir. O gece ise orada bulunan Helmut çok sevdiği karısının mezarı başında elinde kürek ile bir şeyler yapmaktadır. Genç kız ile yaşlı adamın macerası bu şekilde başlar. Devamında ne mi olur, okuyun görün diyorum. Helmut benim gözümde Yukarı Bak’taki yaşlı karakter olarak canlandı. O inatçılığı, o içten içe sevecenliği öyle duygusaldı ki… Paula için çabası, Paula’nın çektiği acılar… Kitabı mutlaka okunanız gerektiğini düşünüyorum ve herkese tavsiye ediyorum. #alıntı İnsanın eline aldığı bir kitap, hayat denizi fazla çalkantılı hâle geldiğinde gerçek bir can simidi olabilir; insan hikâyelere tutunur ve onların kendisini kıyıya, güvenli bir yere getirmesine izin verir. Nadir gülümsemelerinden birini, gözlerimin arasından beynimin bir yerine yerleşip ağzımın köşelerinin sihirle yukarı kalkmasına neden olacak şekilde gönderdi.
Mariana Çukuru
Mariana ÇukuruJasmin Schreiber · Yan Pasaj Yayınevi · 202446 okunma
İki! dedi Gimli baltasını okşayarak. Surların üzerindeki yerine geri dönmüştü. "İki mi? dedi Legolas. "Benim listem daha kabarık; ama artık kullanılmış ok aramam gerekecek, benimkilerin hepsi bitti de. Buna rağmen benim hikayem en azından yirmi kişilik. Ama bu da ormanda birkaç yaprak sayılır ancak." "Gökyüzü artık çabuk çabuk açılıyor ve alçalan ay pırıl pırıl parlıyordu. Ama aydınlık Yurt Süvarileri'ne çok az umut getirdi, önlerindeki düşman azalacağına artmıştı sanki; hala çok sayıda düşman vadideki yarıktan içeri doluşup duruyordu. Kaya'daki saldın sadece kısa bir vakit kazandırmıştı onlara. Kapılara yapılan taarruz iki misline çıkmıştı, Îsengard orduları Dip Surları'nın üzerine doğru bir deniz gibi güdüyordu. Orklar ile dağlılar surların dibinde bir uçtan bir uca kaynaşıyordu. Uçlarında çengeller olan ipler, siperlerin üzerinden savunucuların kesmesine veya geri atmasına imkan bırakmayacak bir hızla fırlatılmaya başladı. Yüzlerce uzun merdiven dayandı. Birçoğu parçalanarak aşağı atıldı ama yerlerim çok daha fazla sayıda merdiven aldı ve orklar bu merdivenlerin üzerine Güney'in karanlık ormanlarındaki maymunlar gibi sıçradı, ölüler ve yaraklar sur dibine, fırtınada savrulan kiremit parçalan gibi yığıldı; bu korkunç yığın durmadan yükseldi ama düşman gelmeye devam ediyordu."
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.