“- Aman Tanrım, onun var ya da yok olmasından kime ne? Kimin ihtiyacı var onun kim olduğunu bilmeye?
- Kendisinin! Kendisi kim olduğunu bilecek ya! En önemlisi budur işte! Kendisinden kaçamaz! dedi Çordon.”
Her zaman dünyayı pek umursamadan, eğlenceli bir kelebek hayatı yaşamaktan memnundum. Ancak Cordon Bleu'da, Paris'in pazarlarında ve restoranlarında birdenbire yemek pişirmenin zengin, katmanlı ve sonsuz derecede büyüleyici bir konu olduğunu keşfettim."
"I had always been content to live a butterfly life of fun, with hardly a care in the world. But at the Cordon Bleu, and in the markets and restaurants of Paris, I suddenly discovered that cooking was a rich and layered and endlessly fascinating subject."
PRENS PAUL : Fakat inanın bana, yemek pişirmeyi küçümseyerek yanılıyorsunuz. Kendi adıma, arzu ettiğim tek ölümsüzlük yeni bir sos icat etmek. Bununla ilgili düşünmek için yeterli vaktim olmadı fakat içimde olduğunu hissediyorum.
ÇAREVİÇ: Kesinlikle yanlış meslek seçmişsiniz Prens Paul; Büyük Şeref Nişanından çok bir Cordon Blue (Yüksek Kalite Mutfak Sanatları Okulu) size daha iyi yakışırdı. Fakat bilirsiniz, beyaz önlüğünüzü hiçbir zaman güzel bir şekilde taşıyamazdınız; çabucak kirletirdiniz, elleriniz yeterince temiz değil.
Yolculuğun hoş tarafı; gittiğin her yerde hayat miniktir. Otele gidersin, minik sabun, minik şampuan, tek kişilik tereyağı, minik gargara ve tek kullanımlık diş fırçası. Standart uçak koltuğuna sıkışıp oturursun. Dev gibisindir. Omuzlarını koltuğa sığdırmak imkânsızdır. Bacakların birden Harikalar Diyarı'ndaki Alice'inkiler gibi uzamıştır, öndeki yolcunun ayaklarına değer. Yemek gelir: Oyuncak bir Piliç Cordon Bleu, oyalanman için bir çeşit hobi seti.