İnsanları bir düşünceden vazgeçirmek isteyen, bu düşünceyi çürütmek ve içindeki mantıkdışı kurdu dışarı çıkarmakla yetinmez genellikle; kurt öldükten sonra meyvenin kendisini de, insanların işine yaramasın ve onlarda tiksinti uyandırsın diye pisliğin içine atar. Böylece çürüttüğü düşüncelerin "üçüncü günde dirilmesini" olanaksız kılmanın yöntemini bulduğuna inanır. - Yanılmaktadır oysa, düşüncenin çekirdeği tam da a ş a ğ ı l a n m a z e m i n i n d e , pisliğin ortasında yeni filizler verir çünkü. - Yani: tamamen bertaraf edilmek istenen şeyle alay etmemeli, onu pisletmemeli, dikkatle b u z a y a t ı r m a l ı onu, hep yeni baştan, düşüncelerin çok dayanıklı oldukları dikkate alınarak. Bu konuda şu ilkeye uyulmalıdır: "Bir çürütme, çürütme sayılmaz."
Sayfa 107
Bir partiden ya da bir dinden ayrılmak isteyen, şimdi onu çürütmesi gerektiğini düşünür. Oysa çok fazla kibirli bir düşüncedir bu. Gerekli olan yalnızca, şimdiye dek hangi perçinleri onu bu partiye ya da dine bağladıklarını ve şimdi artık bunu yapmadıklarını, hangi niyetlerin onu buraya sürüklediklerini ve şimdi başka yöne sürüklediklerini açıkça görmesidir. O partinin ya da dinin yanına b i l g i y e d a y a l ı k e s i n g e r e k ç e l e r l e geçmiş değilizdir: ondan ayrıldığımızda da böyleymiş gibi y a p m a m a l ı y ı z .
Sayfa 53
Reklam
Eski dünyanın insanları daha iyi n e ş e l e n m e y i b i l i y o r l a r d ı : bizim bildiğimiz ise d a h a a z s ı k ı l m a k t ı r ; onlar kendilerini iyi hissetmek ve şenlikler düzenlemek için hep yeni fırsatlar yaratıyorlardı, keskin zeka ve derin düşünüş zenginliğiyle arayıp buluyorlardı: biz ise tinimizi acı çekmemeyi, sıkıntı kaynaklarının ortadan kaldırılmasını hedefleyen görevleri yerine getirmek için kullanıyoruz daha çok. Acı çeken varoluş söz konusu olduğunda, eskiler unutınaya ya da duyumu bir biçimde hoş duyuma çevirmeye çalışıyorlardı: onlar hafifletici çareler bulmaya çalışıyorlardı, biz ise acının nedenlerine İnıneye ve genelde önleyici etkilerde bulunmaya çalışıyoruz. - Belki de daha sonraki insanların, üzerinde yeniden neşenin tapınağını inşa edecekleri temelleri atıyoruz.
Sayfa 90
Yalnız başıma yola devam ederken titriyordum; uzun bir süre geçmemişti ki, hastaydım, hastadan da öte yorgundum, yani biz modern insanlara heyecan duymak için geri kalan her şey hakkında duyduğum hayal kırıklığından, her yerde i s r a f e d i l e n enerji, emek, umut, gençlik, aşk hakkında; yorgundum bu romantizmin feminenlerinden ve yaltakçı-terbiye görmemişlerinden duyduğum, burada bir kez daha en mertlerden biri üzerinde zafer kazanmaya yol açan idealist yalancılıklar ve vicdan-yumuşatmasından duyduğum tiksintiden; yorguncluro sonunda ve acımasız bir kuşkunun verdiği kederin payı hiç de az değildi bu yorgunlukta - bu hayal kırıklığından sonra her zamankinden daha derin bir güvensizlik duymaya, daha derinden hor görmeye, daha derin bir yalnızlığa yazgılı oluşum yüzünden. Benim g ö r e v i m - nereye gitmişti? Nasıl? Şimdi sanki görevim benden kendini geri çekiyormuş, şimdi uzun süre onun üzerinde bir hakkım yokmuş gibi görünmüyor muydu? B u en büyük yoksunluğa katlanmak için ne yapmalı?
Sayfa 4
Tüm zamanlarda, haklı olarak "bilen kişinin kötü huyu" denmiştir k i b r e , - bu itici güce sahip kötü huy olmasaydı, hakikat ve dünyadaki geçerliliği karşısında zavallı bir konumda olacaktı. Kendi düşüncelerimizden, kavramlarımızdan, sözcüklerimizden k o r k m a m ı z d a , ama onlarda kendimize de saygı g ö s t e r m e m i z d e , onlara bizi ödüllendirebilme, hor görebilme, övebilme ve azariayabilme gücünü istemdışı olarak atfetmemizde, yani onlarla, özgür tinli kişiler, bağımsız güçlermiş gibi ilişki kurmamızdadır - buradadır benim "entelektüel vicdan" diye adlandırdığım tuhaf fenomenin kökü. - Böylece burada da en iyi cinsten ahlaksal bir şey, yabani bir kökten filizlenmiştir.
Sayfa 21
Külli Kur'ân Öğrenimi
Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: " Kur'ân'ı dört kişiden öğrenin: Abdullah b. Mes'ûd, Mu'âz b. Cebel, Übeyy b. Ka'b, Ebû Huzeyfe'nin azatlısı Sâlim.
Reklam
Devlet yöneticilerinin sufileri desteklemesindeki bir diğer nedenin, onların Allah katında özel bir yeri olduklarına dair inancın toplumda yerleşmesi olduğunu söylemek mümkündür. Bu inancın etkisi altındaki devlet adamları, mutasavvıflarla kurdukları ilişkiler vasıtasıyla, Allah'ın rıza ve yardımını kazanmayı ummuşlardır. Bu duruma dair bir
Sayfa 62 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, İktidar Desteği
Kürt alfabesinde otuz bir harf, eğer kullanımı ihtiyari olan iki harf de eklenirse otuz üç harf vardır: a, b, c, ç, d, e, ê, f, g, h, i, î, j, k, l, m, n, o, p, q, r, s, ş, t, u, û, v, w, x, y, z.
Sayfa 3 - İHTİYARİ KULLANILAN ÜNSÜZLER: Bunlar Arapçadaki «ح» harfine tekabül eden, Türkçe normal <h> ile yazılıp okunan <h> ile Arapça «غ» sesinin karşılığı «ẍ» harfidir. / İnstitut kurde de ParisKitabı yarım bıraktı
1.000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.