Oysa insanlar da ağaç gibidir.
Ne kadar yükseğe ve aydınlığa çıkmak isterse, o kadar kuvvetle toprağın altına inmek ister kökleri, karanlığa, derinliğe - kötülüğe.
Zerdüşt altında delikanlının oturduğu ağacı tuttu ve şöyle buyurdu:
"Bu ağacı ellerimle sallamak istesem,yapamazdım.Ama bizim göremediğimiz rüzgar,onu dilediği gibi üzer ve eğer.Biz en çok görünmeyen eller tarafından üzülür ve eğiliriz."
Görünmez ellerdir bize en kötü eziyetleri çektirenler,bizi eğip bükenler.
Oysa insanlar da ağaç gibidir.Ne kadar yükseğe ve aydınlığa çıkmak isterse,o kadar kuvvetle toprağın altına inmek ister kökleri,karanlığa,derinliğe - kötülüğe."
Yukarı vardığımda,hep yalnız buluyorum kendimi.Hiç kimse konuşmuyor benimle,yalnızlığın ayazı titretiyor beni.Ne arıyorum ki yükseklerde?
“Bu ağacı ellerimle sallamak isteseydim, gücüm yetmezdi buna. Oysa gözümüzle göremediğimiz rüzgar ona istediği gibi eziyet ediyor, eğip büküyor. Görünmez ellerdir bize en kötü eziyetleri çektirenler, bizi eğip bükenler.”
Sayfa 36 - Türkiye İşbankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
_İnsan kendi karakterine bakarak Tanrı'yı yaratmıştır. Üstün gördüğü özellikleri Tanrı'da görmek hoşuna gider. İğrenç özelliklerini de Şeytan'a yüklemiştir.
_Bir tanrıbilimcinin, dincinin doğru diye duyduğu, yanlış olmak zorundadır: bu bir doğruluk ölçütü neredeyse. Savaş açtığım bu tanrıbilimci içgüdüsüdür: her yerde buldum onun