…dalgın çalgılar gibi duran akşamüzerleri…
…incir kokan gece sokağı…
…sonra yüzündeki sabahın ilk ışıkları…
yağmurlara çıkmazdın
günler gölgelenirdi kendiliğinden
sonra günler üst üste
üst üste düşerdi yeniden
Yanımda Alexandergille tek göz odalık evine daldığımda dalgın dalgın burnunu karıştırıyordu.Ümit Necati. Kapısını yaz kış kilitlemez, hava sıcaksa örtmezdi bile. Şöyle bir baktı. Benim ben olduğum da belliydi turistlerin turist olduğu da. Hayrola? derken az önce burnunu karıştırdığı eliyle uzanıp "Hoşgeldiniz." dedi Hollandalılara. Ben
arasaydılar büyümemiş bir sevinci bulurlardı belki
çok yoklamış yüreğimin bir yerinde
uzun bir yolculuk gibi yaşadıkları
kısacık sokaklardan vazgeçselerdi
ben oradayken
belki hâlâ orada olurdum ben.
...dalgın çalgılar gibi duran akşamüzerleri...
...incir kokan gece sokağı...
...sonra yüzündeki sabahın ilk ışıkları...
yağmurlara çıkamazdın
günler gölgelenirdi kendiliğinden
sonra günler üst üste
üst üste düşerdi yeniden
"Dalgın çalgılar gibi duran akşamüzerleri...
İncir kokan gece sokağı...
sonra yüzündeki sabahın ilk ışıkları...
yağmurlara çıkamazdın
günler gölgelenirdi kendiliğinden
sonra günler üst üste
üst üste düşerdi yeniden.."
"...dalgın çalgılar gibi duran akşamüzerleri.
...incir kokan gece sokağı...
...sonra yüzündeki sabahın ilk ışıkları... .
yağmurlara çıkamazdın
günler gölgelenirdi kendiliğinden
sonra günler üst üste
üst üste düşerdi yeniden
bütün gün güz bahçelerine uğradım
gözlerinde sarmaşık, ıtır, su zambakları
ellerine karacalar inerdi
güneş yanığı perdelerde
eteklerine kuşların konduğu sedir
pamuk akı örtüler
suyu hiç eksilmeyen sürahinin ışığı
asılı kalırdı zaman
ölümsüz sanırdık kendimizi
kızılı erken düşen ikindilerde
bir daha hiç dağılmadı karanlığım "
Belki de hâlâ orada olurdum ben
Kendime yazdığım hayatları
ayıklamakla geçmezdi ömrümün
yaprak zamanı
bir ben söylerdim kuytu akşamlarda
dalgın çalgıların unuttuğu şarkıları