Audrey, İngiltere’deki okul hayatı için -1936 ile 1939 yılları arasında-
başta çok korktuğunu ama bağımsızlığını kazanması açısından iyi bir
deneyim olduğunu söylüyor: “Arkadaşlarımı ve öğretmenleri seviyordum
ama sınıfta öğrenme fikrinden asla hoşlanmadım. Kıpır kıpır bir çocuktum
ve saatlerce aynı yerde oturamıyordum. Tarih, mitoloji ve astronomi ilgimi
çekiyordu ama aritmetikten nefret ediyordum.
Okulun kendisiyse sıkıcıydı ve bittiğinde çok sevindim.”
Ama haftada bir gün Audrey’nin bayıldığı bir ders vardı.
Londralı bir bale eğitmeni kızlara dans dersi veriyordu.
Ella, Audrey’nin onuncu yaş gününde, 4 Mayıs 1939’da, okulu ziyaret etti.
Kızının dans gösterisine yetişmişti. Dansını bitirdiğinde öğretmeni ve
sınıf arkadaşları onu coşkuyla alkışlarken Audrey’nin yüzü ışıldıyordu.