Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaratmadan önce sevgiyle tasavvur eden, O'nun ellerinden çıktığında ruh aynen, Bir çocuk gibidir, oyunbazca ağlayan ve gülen; Saftır, bihaber, yalnızca Sevinç dolu Yaradan verdiğinden ilk hareketi ona, Zevk aldığı şeylere yönelir gönül hoşluğuyla. Önce ufak tefek nimetlerdir ona zevk veren, Bunlardır onu cezbeden, koşar peşlerinden, Yoksa bir dizgin ya da rehber, sevgisini sevk ve idare eden. Bir yasa gerekir bu yüzden gem niyetine, Bir de hükümdar elbette
Kardeş, dünya kördür ve sen de oradan geliyorsun filvaki. Siz yaşayanlar feleklere atfediyorsunuz hâlâ her sebebi, Sanki oymuş gibi, Her hareketin zaruri menşei. Şayet bu olsaydı vaki, kaybederdiniz hür iradenizi, Ve adalet de tecelli edemezdi, Seçemeseydiniz iyi ameldeki sevinci, kötüdeki musibeti.
Reklam
Teminat olsun ki sana imanım, Benden istediğini yapacağım; lakin aklım, Bir kuşkunun istilasında, ondan kurtulmazsam patlayacağım. Önceleri bu tereddüt cılızdı, şimdi ikiye katlandı Duyunca beyanını ve beni şundan emin kıldı, Seninkiler ile başkasınınkiler arasında kurunca bağlantı. Dünya hakikaten, ayrıldı bütün erdemlerden tamamıyla, Ve senin de söylediğin gibi bana, İçi dolu, dışı kaplı fesatla
Pişman olmayanın bağışlanmaz işledikleri, pişmanlık getiren ise günah işlemez.
Cehennem'in yahut gecenin karanlığı, Bulutlar kaplayınca semanın her yanını, Cümle seyyareden mahrum kaldığı, Orada her yanı bürüyüp örten üstümüzü, Duman kadar kalın, dokusu böyle pürüzlü, Bir örtüyle kapatmamıştı asla gözümü.
'Nedir sıkıntın' diye sormadım sana, Ruh sıyrılınca ölü bedenden kalan âmâ, Dünyevi gözlerle bakan birinin yordamınca; Sordum kuvvet bulabilsin diye ayakların daha da, Miskini dürtmeli böyle mahmuzla, Uyanma vakti gelip de hâlâ ağırdan alıyorsa.
Reklam
Dedi ki: Yüz maske örtse de yüzünü, Gizleyemez benden düşüncelerini, En cılızını dahi. Gördüklerin gösterildi sana, etmeyesin diye imtina Kalbini açmaktan selamet sularına, Ebedi pınardan akan daima.
Ne olacak zarar görmemizi isteyenin muamelesi, Eğer mahkûm ediyorsak bizi seveni?
Eğer sözlerim gidermediyse açlığını, Beatrice'yi göreceksin, tatmin edecek bunu, Ve diğer bütün arzularını. Şimdi sen sadece didin, İlk ikisi gibi kalan beşi de silinsin Yaraların, iyileştirdiği kefaretin.
Aslınızı düşünün isterseniz; hayvanlar gibi yaşamak için dünyaya gelmediniz, erdem ve bilgi peşinde koşmak göreviniz.
Reklam
Bu bitimsiz ve tarifsiz İyi, her şeyin üzerinde, Işığın yönelmesi gibi kendini yansıtacak yüzeye, Yönelir sevgiye. Görürse şevki, o kadar fazla verir kendini, Böylece büyüdükçe sevgi, Artar ebedi kıymeti. Ve ne kadar çok ruh taşırsa yukarıda sevgiyi, Her ruh yansıtıp bir diğerini, ayna gibi, Çoğaltır sevgiyi, böylece olur azami.
Hâlâ ısrar ediyorsun aklını sabitlemekte, Dünyevi şeylerin haddinde, böylece Karanlık devşiriyorsun saf ışıktan bile.
Arzularınız o nimetlere yönelttiğinde nefsinizi, Paylaşmanın küçülttüğü her birini, Haset yakıp kavuruyor yüreğinizi. Lakin o Küre-i Azam'ın mündemiç sevgisi, Size imkân veriyor, açın diye semavi nimetlere kalbinizi, Böylece kaybolacak tortulanmış endişesi; Orada 'bizim' derse ne kadar çok kişi, O kadar artar beherinin haiz olduğu nimetlerin cüssesi, Sevgiyle yanan kalpler büyütür cemaati.
Erdem’in tutuşturdu bir aşk daima bir başka aşkı tutuşturmuştur, yeterki Alevi dışarıya vursun.
Ama yemi yutuyorsunuz da, Kadim düşman çekiyor sizi oltasıyla, Ne mahmuz ne dizgin kurtulmanıza etmiyor fayda. Oysa Gök döne döne sizi davet etmekte, İzhar ettiği nihayetsiz güzellikleriyle, Mamafih gözünüz yeri görüyor sadece, Böylece, O her şeyi gören, kırbaç vuruyor sizlere.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.