(Spoiler İçerir)
İtalyan tarihçi Carlo Ginzburg, 1939 yılında İtalya’nın Torino şehrinde dünyaya gelmiştir. Doktora eğitimini Pisa’da tamamlamıştır. İtalyan Rönesansı’ndan Erken Dönem Modern Avrupa Tarihi’ne uzanan bir uzmanlık alanına sahiptir ve aynı zamanda mikro tarih alanının öncülerindendir. Tahta Gözler: Mesafe Üzerine Dokuz Düşünce ve
On altı yüzyıl ortaçağın da bir değirmenci olan demenico scandella, lakabı menocchio olan bir köylü okuma yazma öğreniyor. Çeşitli kitaplar okuyor ve aydınlanıyor kendince çeşitli fikirlerini oluyor ve bunları küçük köyünde açıklıyor. Menocchio'nun okuduğu kitaplar içinde Kuran olduğu söyleniyor. Menocchio dönemin kilise zorbalığına,
Ama, Menocchio gibi bir değirmenci bütün bu siyasi, toplumsal ve ekonomik çelişkiler yumağı hakkında ne biliyordu ki? Yaşantısının koşullarını sessizce oluşturan bu dev güçler savaşını nasıl algılıyordu?
Kafasındaki, güdük kalmış, basitleştirilmiş bir imgeydi, ama aynı zamanda çok da berraktı. Dünyada birçok “rütbe” bulunuyordu. Papa, kardinaller, piskoposlar ve Montereale kilisesinin papazı vardı; imparator vardı, krallar ve prensler vardı. Ama hiyerarşik rütbelerin ötesinde, “üstünlerle” “yoksul halk” arasında temel bir farklılık vardı ve Menocchio kendisinin yoksul halktan biri olduğunu biliyordu.
Ortaylı: 16. yüzyılda İtalya'da bir değirmenci Menocchio vardır, engizisyonda yargılanan. Meşhur hikayedir. Orada onun için "bu Türkleşmiş," diyorlar. İslamlaşmış yerine Türkleşmiş tabiri kullanılıyor.
Yine hatta 16. yüzyılda İtalya'da bir değirmenci Menocchio vardır, engizisyonda yargılanan. Meşhur hikâyedir. Orada onun için "bu Türkleşmiş," diyorlar. İslamlaşmış yerine Türkleşmiş tabiri kullanılıyor.
Kitap, 16. yy reform dönemlerine ilişkin, düşük halk kitlelerinin içinden de -münferit de olsa- en az yüksek kesimler kadar kapsayıcı dünya görüşleri ve hatta kozmogoniler çıkabildiğini ispatlar nitelikte, doğrudan ve dolaylı tanıklıklara ve engizisyon mahkeme arşivlerine dayanan güzel bir araştırma sunuyor.
Sadece 650 nüfusa sahip küçük bir
Herkese merhaba,Carlo Ginzburg’un Peynir ve Kurtlar isimli eserinden bahsetmek istiyorum.Yazar bu kitabı çok zengin engizisyon mahkemeleri arşivlerinden yararlanarak yazmıştır. 16. yy'da idam edilen birinin evren tasavvurunu inceleyen mikro tarih çalışması.Aslında Menocchio'nun evren değil din tasarımını anlatır.O günler için ikisi de
Yani, Menocchio gaipten sesler duyduğunu ya da kendisinin özel olarak aydınlatıldığını filan ileri sürmüyordu. En büyük payı kendi aklına biçiyordu. Yalnızca bu bile, onu 15. yüzyıl sonuyla 16. yüzyıl başında İtalyan kentlerinin meydanlarında karanlık vaazlar veren peygamberlerden, kâhinlerden, gezgin vaizlerden ayırıyordu. Daha 1550 yılında bile, eski bir Benedikten rahibi olan Giorgio Siculo, Trento Konsili'nde toplanmış din adamlarına İsa'nın "bizzat" kendisine görünerek ilettiği bazı hakikatleri aktarmaya çalışmıştı. Ama Menocchio'nun mahkemesi başladığında, Konsil'in dağılmasından bu yana yirmi yıl geçmişti. Hiyerarşi konuşmuştu ve iman sahiplerinin neye inanıp neye inanmayacağı yolundaki uzun belirsizlik dönemi sona ermişti. Yine de Friuli tepelerinde kaybolmuş bu değirmenci, Kilise'nin talimatlarına karşı kendi dinsel görüşlerini ortaya koyarak "yüce şeyler" söylüyordu: "İnanıyorum ki... düşüncelerime ve inançlarıma göre..."