Dünyanın başını döndüren değişim rüzgârı, Türkiye'de de esmeye başlamıştı. Birbirimize imrenerek, cesaret vererek yola koyulduk. Gaza bastık ve uçtuk. Bizden öncekilerin hayal etmekten bile korktukları her şeyi yapıyor, toplumu sarsıyor, silkeliyor, öncü ve aykırı olmanın tadını çıkarıyorduk. Aşkı çöplüğe atmıştık. Aşk keyifli bir işemedir! Metabolizma hastalığıdır! Afyondur! Köleliktir! Yanılsamadır! Doğanın aldatmacasıdır! Aşk havuzunda kazlar yüzer. Yaşasın seks!
Paranın o korkunç gücünü hiçbir zaman böylesine hissetmemişlerdi, bu öyle bir güçtü ki yokluğunu varlığından daha çok hissettiriyordu insana; para demek tanrısal özgürlük demekti ve aynı zamanda insanı yazgısına boyun eğmeye zorlayan ve onunla alay eden şeytanca bir şeydi.