Ölüm anı, yaşamın tek gerçek sessizlik anı değil midir?
Evet, fakat can çekişmekte olan birini izleyen insan için. Ölecek olan kişi genellikle öyle bir durum içinde olur ki yalnızlık ya da sessizlik kelimeleri onun için artık bir anlam ifade etmez. Bunu izleyen biri malum anı, onu çevreleyen var oluşun aksine, en dehşetli sessizlik anı olarak tanımlayabilir. Tüm var oluşumuz boyunca, desteklenebilmiş, avutulabilmiş, yardım görebilmişsek, ölüm adımının kendisini, ölüm anını haliyle tek başımıza aşmamız gerekir.
O dehşetli yazarlar bir olup
Bunca gerçeği tefe kodular.
Bülbülle mehtabın hakkını,
Heceyle aruzun şerefini korudular.
Bu memleket başka türlü nasıl kalkınsın?
Yaşasın, Vallah billah yaşasın!
_Nevroz, anormalliktir.
_Nevrotik, anormal davranışlı, kültüründen sapmış, ruhsal bozukluğu olan kişidir. Nevrotikler, kültürün üvey evlatlarıdır.
_Nevrotik bir insan, kendini, kendi yoluna dikilen bir engel olarak görmektedir.
_Nevroz, kişinin normal gelişimini engeller ve baş edemediği çatışmaların içine düşürür.
_Anormal davranan herkes
Mefharet Hanım, Sevim Dabağla gerçekleştirdiği söyleşide eşiyle ilgili şunları söylemişti:
"Edip yalnızlığın şairi olarak anılsa da biz yaşamımızdaki dostları birlikte çoğalttık. Hep kalabalık yerlerin, masaların insanıydı o. İnsan ilişkilerine verdiği önemden midir, bilemem ama evimizdeki o uzun masaları hep keyifle anarım."
"Edip iyi bir eş olmanın yanı sıra çok da iyi bir baba oldu. Bu, belki onun ataerkil bir aileden gelmesiyle ilgilidir."
Diğer taraftansa yalnızlık tamamen vazgeçilebilecek bir şey değildi. O, hem dehşetli acılar yaratan bir canavar hem de birbirinden değerli şiirler doğuran bir odaydı. Aslında Edip'in yaptığı şey canavarı şiirle ehlileştirip okurla paylaşmaktı. Böylece kendi toplumuna ayna tutup onlarla benzer acılarda, benzer yalnızlıklarda buluşmaya çalışmaktı.