Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anneme özlem...
Bundan beş, altı yıl önceydi… Bu zamanlardı yine. Mayıs'ın ilk haftası geçmiş. Galatasaray’ım şampiyonluğa adım atmak üzereydi. Arkadaşlarla sözleştik, akşama Taksim'de şampiyonluk kutlamalarına katılacaktık... İşten eve geldim. Cumartesi akşamüzeri, koltuğa yaslandım... Televizyonda birbiri ardına sıralanmış kapitalizmin "anneler
Anlamlı ve güzel bir hikaye. Uzun bir hikaye.. Papatya ve yakamoz..
Papatya Yakamoz'un yazdıklarından çok etkilenmişti. Bu nasıl sevmek böyle, Yarabbi, diyordu kendi kendine. Normal bir insan hiç böylesine bir yorumlama yapabilir miydi? Hoş, Yakamoz'a bunları yazdıran yegane güç, yegane ilham kendisinin de belirttiği üzere Aşktı. Zaten öyle değil midir, şiirden en çok nefret edenlerimiz bir kere
Reklam
Papatya& Yakamoz [9-13]
Papatya Yakamoz'un yazdıklarından çok etkilenmişti. Bu nasıl sevmek böyle, Yarabbi, diyordu kendi kendine. Normal bir insan hiç böylesine bir yorumlama yapabilir miydi? Hoş, Yakamoz'a bunları yazdıran yegane güç, yegane ilham kendisinin de belirttiği üzere Aşktı. Zaten öyle değil midir, şiirden en çok nefret edenlerimiz bir kere
Yakamoz& Papatya-12
Yakamoz sevdalandığından beri günbatımlarını bir ayrı sever hale gelmişti. Bugüne kadar onun için basit gelen birçok şey, artık tam anlamıyla bir tablo gibiydi. Mavi, kırmızı, sarı, turuncu; hepsi muazzam bir ahenk içinde birbirlerine karışıyor, gündüz geceye kavuşuyordu. "Ah," dedi kendi kendine, "İnsanın farkındalığı artınca nasıl da acısı da aynı oranda artıyor. Hepimiz zeki, inanılmaz dahi olmak isteriz. Halbuki hayatında tanıdığı hiçbir zeki insanın yüzünü gülerken görmemişti. Ara sıra ufak bir tebessüm, o kadar. Boşuna dememişler, 'Deliler insanların en akıllıların aşırı derecede incinmiş ve kırılmış halleridir,' diye... Çocukları da çok seviyordu artık. O masum, günahsız çocukları... sokakta yürürken bir çocuk gördü mü hemen başını okşar ve içinden, 'Rabbim, sen duamı biliyorsun, amin, amin' diyordu. Eskiden duygusallık çok uzaktı ona. Ne vakit gözü dolsa, ki çok nadiren olur, hemen kendini sıkar, o damlaları asla yere düşürmezdi. Peki şimdi, dökmediği her gözyaşının hesabı sorulur gibi, gözlerindeki nem gitmek bilmiyordu. Şikayetçi değildi bu durumdan, kimseye anlatamadığını gözleri salıveriyordu sadece. Öyle ki insan bazen, o kadar konuşacak birisi arıyordu ki, bir insan diyordu sadece, 'Bir insan beni anlasın yeter.' Konuşsam onunla, döksek birbirimize her şeyimizi, hiçbir tereddüt gözetmeden, tek süsümüz samimiyetimiz olsa. Ah keşke, keşke..." Kendini arayan Herkese...
Özgür Vural
Özgür Vural
Refah : Çalınmış Sınırın Hikayesi
Açık hava hapishanesi olarak adlandırılan Gazze'nin tek sınır kapısı, Mısır'ın kırmızı çizgisi. Gazze Şeridi'nin Mısır sınırındaki en büyük şehri Refah hakkında ne biliyoruz? İsrail ordusu, 1,5 milyon kişinin sığındığı Gazze Şeridi’nin Refah sınır kapısının Filistin tarafına ‘sınır ölçekli bir operasyon’ adı altında saldırdığını
yine telaşlı kelimelerle başın dertte ah güzel çocuk uslanmadı yüreğin ya geçmişinde takılı kaldın ya da unuttun büsbütün aynaları boşver biraz çevren senden akanlarla dolu biraz kendinden kendine bak
Reklam
Güneş size ait olduğu için rengi sarıydı belki de .. bana ait olsa kırmızı olur ve beni ne bahtiyar kılardı.” dedi iç ses.
Hendek Gazvesindeki Nebevî Mucize
Allah Rasulu bismillah dedi ve kazmayla sertçe vurdu. 1/3ü kırıldı. Allahu Ekber. Şam'ın anahtarları bana verildi, Vallahi! Ben kırmızı köşkllerini görüyorum. Sonra 2. Kez vurdu. Allahu Ekber. Bana Farisin anahtarları verildi. Ben Medaninin beyaz köşklerini görüyorum. 3. Kez vurdu. Bismillah! Kalan taşları kırdı. Bana Yemenin anahtarları verildi. Ben Sananın kapılarını görüyorum.
Ebu’l Hasan Nedvi
Ebu’l Hasan Nedvi
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Sizler, tüm umutları kesilmiş insanlarsınız! Sizler, dört duvar arasına mahkûm olmuş insanlarsınız! Sizler... sizler, dışarıda ve içeride hiçbir işe yaramaz, dünyaya yalnızca gün saymaya gelmiş zavallı insanlarsınız! İşte buraya bir silah koyuyorum, işte umutlarınız ve yaşamınızı kısıtlayacak, birinizi daha hayattan silebilecek gerçeklik; bunu
Reklam
Bülbül küstü güle.
"Saatlerce ötüyorum başucunda,senden hiçbir ses gelmiyor, ben yapacağımı bilirim!" dedi. İntikam alırcasına lalenin başında ötmeye başladı. Gül duysun ve kıskansın diye sesini iyice yükseltti bülbül. Karanfil, papatya, menekşe, kardelen... Çiçek adına ne varsa hepsi lalenin başına toplandı. Kıskandılar laleyi, kimse anlamadı, neden, birden kıpkırmızı oldu lale. Bülbül iyice coştu. Saatlerce öttü. Sesi kesildi. Artık ötecek hali kalmamıştı.. Döndü.. Lakin gül ortalarda yoktu... Telaşlandı... Gözyaşları içinde orkideye sordu: "Gülüm nereye gitti?" "Az önce öldü." dedi orkide. Bin pişman bülbül. "Ama ben kıskandırmak istemiştim sadece.." dedi. Gözyaşlarını usulca sildi orkide ve belki de en bilge duruşuyla dedi ki: "Hata yaptın bülbül kardeş! Gül kırmızısını senin ötüşünden alıyordu. Sen gidince ne kırmızı gül kaldı,ne de gül. Şimdi nerede kırmızı bir lale görürsen bil ki bir gül daha ölmüştür!..."
Kendinize saygınız ve sevginiz dışarıya yansıttığınız kadar
Bu aralar kitaplardan kopup bitkilerle olan bağımı güçlendirirken güllere denk geldim ve "Kendime ait kırmızı ve beyaz gülüm yok, 2-3 sn sonra- şeyy aslında o kadar gül içinden hiçbirini ben ekmemişimm. 😮" gerçeği ile yüzleştim. (: Ondan sonra teyzemle bir yere gitmişken ve o yavru çıkarmasını beklediğim ağacın gülünü koklarken "Ne
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
"Çocukluğumdan," dedi Aziz Ata, "Şans getirir diye saklıyordum." "Getirdi mi?" diye sordum. Kırmızı ışıkta durmuştuk, Aziz Ata'nın gözleri üzerimdeydi, sorum ona bambaşka şeyler ifade eder gibi oldu. Bir anda elini uzattı ve dağılan kaküllerime uzandı. Ben gözlerimi kırpıştırdığım sırada o gülerek saçlarımı düzeltti. "Şans..." diye mırıldandı, "Getirdi sanıım."
kaybola
Sana her zaman söylüyorum senin yüzünde gülmek var Bakınca bir yaşama ordusu çıkıyor aydınlığa Bir çiçek geliyorsun yer altı çevresinden Bir kartal gidiyorsun çıplağın ayaklarla Şimdi bir pembeyi kovuşturuyor Omzundan yukarıya üç polis Deli ediyor onları saçlarında Bir karanfil çok Bir karanfil azala. En saklı yerlerinden en güzelliğin
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.