Ne zaman başımı yastığa koysam, beni uykunun sularında gezdiren ürkek tekne garip bir korkunun dalgalarına çarparak paramparça olurdu. Bütün gün yüzünü göremediği için kıskançlıktan çatlayan ve tam uykuya dalacağım vakit öç almaya gelen kötü bir kardeşe benzerdi benim korkum. Onca çelik çomak oynamış, onca bilye yuvarlamış, onca koşmuş yorgun çocuk bedenimi gecenin en dar kapısında yakalar, gözlerime inen perdeyi keskin bir makasla doğramaya başlardı.