Nova ve Daren diyara geri döndükten sonra Dünya'da yaşadıkları mutlu hatıraların hepsini bir kenarda bırakmam zorundalar. Tanrıçalar geri döndü ve diyarın düzenini kendilerince geri getirmek istiyorlar. Bir şekilde işin ucundan tutmaya çalışan Nova bazı olaylar istediği gibi gitmeyince daha da çuvallar ve Daren tarafından tepkiye maruz kalır. Lilith'in dönüşü ile ortalık iyice kızışır ve karanlık maddenin kullanımı ciddi sorunlara sebep olur.
İkili her şeye rağmen aralarındaki ilişkiye de önem vermek isteseler de gökyüzünün onlar için başka planları vardır.
Krallıklar arası sıkı bir rekabet görülürken bu mücadeleye diyarın dört bir yanından farklı topluluklar da dahil olur.
Bu durumda su varisi, Atlantis macerasına yelken açmaya kararlıdır. Beşinci elementin peşine düşer ve bu sırada da Ateş Lordu ile son bir hesabı kapatmak ister.
...
Size kimse anlatmadı mı? Yanan gemiler geri dönmez.
Size kimse anlatmadı mı? Dilek tuttuğunuz yıldızların çoğunun çoktan sönüp yittiğini. Bana hiç kimse anlatmadı, yıldızların dilek tutamayacağını.
Anılar defterinde gül yaprağı
Gibi unutuldum kurudum
Başıma düşmüş sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum
Sen kimbilir, rüzgârlı eteklerinle
Kimbilir hangi iklimdesin, ben
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim sensiz
Bu sessizlikle
Ayrılıkla başım belada
Gözlerini çevir gözlerime
Yoksa sensiz bu sessizlikle
Deliler gibiyim
Sensiz bu sessizlikle
"Senin gitmen gerekiyor."
"Geri dön ve anını yaşa. Git ve diyarın görebileceği en iyi hükümdar ol." Git ve bu defa benim yitip gitmemin bir anlamı olsun. Git ki sönen yıldızlar en azından bir dilek gerçekleştirmiş olsun.
Lütfen bana bak ve hala parladığımı söyle çünkü sönmüş gibi hissediyorum. Çünkü güneş doğmuş ve karanlıkta parlayan yıldız artık çirkin, plastik bir oyuncakmış gibi hissediyorum.
Çok yavaşça yanın uzandım. Başım ona dönük şekilde gözümden akan her damla yaşı parmağımla onun yaralarına sürmeye devam ettim.
Merhemi ıhlamur da olsa şifası yarayı açandır.
Doğmak ya da doğmamak...
Iskalıyor bedenimi, kör kuytularda; kurşunlar!
Annesiz yetimler, ağlayarak uyuyor; deliler koğuşunda!
Kör noktalarda, bulanıklaşan zihinlerin, sözlerine kilit!
Bir hayasızlık baş gösteriyor, karanlığın apansız teninde;
Çıplanıyor insanlık, tank paletlerinin görkemli şatafatında.
Doğuyor gece ardından şafak,
Doğuyor ölü cesediyle çocuk,
Yaşam diyorlar, acı.
Ufalanırken değerler, bilenirken kötülük;
Boğuşurken kendiyle insanlık,
Kara kuytularda, kör noktalardayım;
Bir pervasızlık buudunda,
Acımasızca bir savaştayım...
Çalınıyor enseme, gövdemi sökecek bir hamle;
‘’Doğmak ya da doğmamak’’
İnsanın ahsen-i takvim üzere yaratıldığını unutanlar esfel-i safilinde karar kıldı.
Kelimelerin nelere deliler ettiğini bilmeksizin "Kafir olsun, mü'min olsun insan insandır!" diyenler çoğaldı.