11.12.1975
Hayâl gücünün kuvvetli oluşu, san'atkâr mizacı ve hissî davranışları zaman zaman fikirlerinin ve yazılarının arasına karışarak, onları biraz çarpıcı, biraz buruk hale getirmiştir. Hırçınlığı, sert, tâvizsiz ve korkusuz davranışları, O'na hayatın mihnetini ve çilesini getirdi. Bunlardan şikâyetçi olmadı. Sadece bir kırıklık, bir anlaşılmama hissi... Belki iç âlemine çekiliş. Tepkisi bundan ibaret kaldı. İnsanlara ve insan kavramına karşı kayıtsız, soğuk, hattâ küçümseyici bakışı, ola ki, bu tepkinin gizli bir belirtisidir. İnsanlarda sık sık rastladığı küçük hesaplar, çıkarcılık, maddecilik O'nu hep iğrendirdi. Bu yüzden, cemiyetin arasına karışmaktan, kendi deyimiyle «Mezellet»e daha yakın şahit olmaktan kaçındı. Bu büyük kaçış, Atsız'ı cemiyetin geçirdiği değişiklikleri yakından görmek imkânından uzaklaştırdı. İnzivâsında zaman zaman hayrete, zaman zaman dehşete kapıldı. Uğrunda hayatını verdiği ve bambaşka bir dünya içinde görmeyi ümit ettiği «millet» bu muydu? Sanmam ki, bugünkü karmakarışık ve düzensiz cemiyet O'nu cezbetmiş olsun. Atsız, yarının rüyasını yaşayarak öldü.
{Altan Deliorman}