Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
176 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Senai abimiz bu kitapta gıybetin tanımını farklı şekillerde yapmış: √Allah işitmiyormuş gibi konuşmak (s.36) √Kalbi kusurlara karşı duyarsızlaştırmak (s.50) √Kalbi mühürlemek (s.50) √Gönlün uykusu (s.56) √Kalbin körlüğü (s.56) √Bir nefret eylemi (s.69) √Sosyal silah (s.70) En can alıcı tanım ise şöyle: √Bir cinayet işlendi. Öldürülen ortalıkta görünmüyor. Öldüren öldürdüğünün farkında değil. Öldürülen öldürüldüğünü bilmiyor. Cinayet kesin. Faili meçhul değil. Failine meçhuldü cinayet. (s.17) Bütün insanlık olarak, bilerek veya bilmeyerek, sadece sevmediğimiz değil sevdiğimiz kişilerin bile arkasından o kadar rahatça gıybet edebilmemiz üzerine yazılmış eşsiz bir kitap. Yaptıktan sonra tevbe etmeye, pişman olmaya bile gerek duymadığımız bu gıybet illetinin, örneğin bir zinadan daha kötü olduğunu çünkü Allah'ın kendisine karşı yapılan günahları affettiğini ancak kuluna karşı yapılanı kulunun affına bıraktığını iyice idrak ediyoruz bu kitaptan sonra. Kesinlikle okunması gereken ve üzerinde iyice düşünülmesi gereken bir eser. Sonuçta Senai Demirci'den bahsediyoruz :)
Söz Yangını
Söz YangınıSenai Demirci · Timaş Yayınları · 2008632 okunma
Allah’ım; Sen'in Benden Başka Azap Edeceğin Kulun Çok, Ama Benim Sen'den Başka Af Dileyeceğim Rabbim Yok!
Reklam
176 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Şanslı bir çocuktum. Abim fantastik edebiyat hayranıydı. Ben henüz bıdıcıktım ve onun okuduğu kitaplara özel bir ilgi duyuyordum. Bir gün abim beni karşısına aldı. Yanlış hatırlamıyorsam yıl 1998-99 idi. Televizyonda Şirinler yayınlanıyordu ve çizgi filmdeki o meşhur söz duyuluyordu evde. “İyi bir çocuk olursanız belki şirinleri bile görebilirsiniz.” Abim beni yanına çağırdı. Şirinler'den daha iyi bir şey dinlemek isteyip istemediğimi sordu ve bu kitaptaki Büyük Wottonlu Demirci masalını okudu bana. Çocukluğumda herkes şirinleri görmek isterken ben yirmi dört yılda bir yapılan, yirmi dört çocuğun davet edildiği ziyafete seçilebilmek ve başaşçının büyük pastasından tatmak isterdim. Dedim ya, şanslı bir çocuktum...
Masallar
MasallarJ. R. R. Tolkien · Altıkırkbeş Yayınları · 2000792 okunma
92 syf.
10/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Sındırgılı Ahmet Süreyya Örgeevren adındaki Aydın sulh mahkemesi hakimi olan zatın milli mücadele dönemine ait anılarını içeriyor bu kitap. Aydın'ın Köşk ilçesini Yunanlılar işgal etmesi Sökede büyük paniğe neden olur.Bu esnada Çine,Denizli vs.den de doğru düzgün haber alamıyorlar.Kuvay-i milliyeciler Süreyya Beyi malumat toplaması ve cephane
Denizli Vakası ve Demirci Mehmet Efe
Denizli Vakası ve Demirci Mehmet EfeSındırgılı Süreyya (S. Örge Evren) · Sel Yayıncılık · 19552 okunma
Şeyhmus Diken'den Diyarbakır ''ın vahim hâlini anlatan güzel yazısı...
Toza Sor Axparig! Mıgırdiç Margosyan'ın kitaplarında öylesine bir Diyarbakır anlatısı vardır ki; 1953'de daha 15 yaşında orta mektep talebesi iken şehrinden ayrılmış bir çocuğun değil, ömrü billâh o kadim surların içindeki mahallelerden ayrılmamış, hep oralarda yaşamış biri gibi. “Toza Sor” Bukowski’nin önsöz yazdığı John Fante’nin muhteşem
Reklam
152 syf.
10/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Düşün şimdi... Tam cennetin kapısının eşiğindesin. Bütün yaşanmışlık ve pişmanlıklarınla. Seni cenneti istemeye razı gören el açıp dua dua cenneti istemene vesile olan cennetten uzak eder mi seni? Cennetin - den hali Cennetten düştüğünden beri düşündür cennet. Adem babanın ve Havva annenin Cennetten indirildiğinden beri hayalin oldu cennet. Avuç
Cennette Bir Gün
Cennette Bir GünSenai Demirci · Kahverengi Kitap · 2016108 okunma
~Leyl suresi, 6-7: "Kim Güzel'e sadık olursa, ona kolayı kolay eyleriz." ~ Sadaka kelimesi, 'doğrulama' anlamındaki 'tasdik' le aynı köktendir. Kendisine bir Güzel tarafından güzelce verilen güzelliği bir başka güzelle güzelce paylaşan bir güzel, Güzel'e sadık kalır. Güzel olur... Sadaka veren, kendisine Güzel'den güzellik verildiğini doğrular.
Sayfa 163 - TimaşKitabı okudu
Kendisi gibi henüz küçük yaşlarda, henuz ana kucağindayken köylerinden çıkarilip tehcir edilen yaşıtlarının kimisi hastalıktan, kimisi açlıktan veya sefaletten ölürken, kimisi de yol boyunca şu veya bu köyün civarından, şu veya bu dağın eteginden, vadilerden "kafle" ler halinde hangi meçhule doğru yürüdüklerini bilmezken, kimi insanlar tarafindan sahiplenilip evlat edinilen, yaşamlarinın bu bölümunu bu kez de hiç tanımadıkları, hic bilmedikleri bu yeni ana ve babalar sayesinde sürdurürken, terk ettikleri diyarlardan, Bakırmaden'den, Pertek'ten, Harput'tan, Muş, Bitlis, Erzincan, Sivas, Tokat, Erzurum'dan, Konya, Afyonkarahisar, Kutahya, Bursa, İzmit, Tekirdağ'dan, Urfa, Antep, Maraş'tan, Diyarbakır'dan, Malatya'dan, Arapkir'den yollara düşüp Arap çöllerine, Der Zor'a doğru gidenlerin hasbelkader "kılıç artığı" olarak sağda solda, orda burda kimi kaza veya bucaklarda, nahiye ya da köylerde kaldıkları için çoğunlukla ilk meslekleri çobanlık olan bu "Fılla uşağları", daha sonraları hayat denen ince uzun yolun bir noktasinda nasıl ve nedenini kendilerinin de bilmediği yepyeni koşullarda kimisi palanci, kimisi yemenici, kimisi demirci, nalbant, kalaycı, sobacı, marangoz, dokumaci, taşçı, terzi veya kuyumcu olarak birer meslek sahibi olup çoğunlukla küçük yaşta kaybettikleri için babalarını tanımazken, yine de irsi bir hastalık gibi babalarının, dedelerinin mesleklerini onların bıraktığı yerden sürdürüp yaşamlarına böylece devam ederken, aynı veya benzer koşullarda dört yaşında Tehcir'e çıkan babam, nereden nereye bu işe, bu mesleğe yönelmişti?
Sayfa 171 - Aras yay.Kitabı okudu
143 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Zalim hükümdar Dahhak'ın karşısında ezilen, sabrının son haddine kadar tahammül eden, fakat en sonunda zulme son vermek için ayaklanan halkın, çobanların, kahraman demirci Gave'nin hikayesi anlatılıyor. Şemseddin Sami'nin bu eseri 'Şehname'den esinlenerek yazdığı söyleniyor. Aynı zamanda Sosyalizm-Komünizm ve Alevi-Bektaşi görüşlerinin yazar üzerindeki etkisi de bu eserde görülüyor. Eserdeki 'Çekiç-Bayrak' figürlerinin isyan sırasında sembolleştirilmesi, kutsallaştırılması ve Cem Ayinlerinin anlatımı bu etkilenmenin en önemli göstergeleri. Zalim hükümdar, çobanlar, kahraman demirci üzerinden anlatılan hikaye benim aklıma Yaşar Kemal'in 'Ağrıdağı Efsanesi' eserini getirdi. Hem Yaşar Kemal'in, hem Şemseddin Sami'nin eserindeki ortak dayanak noktası sanırım Firdevsi'nin Şehname'si. Bu durum da beni çok vakit kaybetmeden Şehname'yi okumaya sevk ediyor. En yakın zamanda okuyacağım. Eserdeki konu ve kurgunun çok etkileyici olmasına karşın, yazarın anlatım şeklinin, benim açımdan, tam anlamıyla tatmin edici olmadığını söyleyebilirim. Yazar her cümlede en az iki kere 'ah' çekiyor. Bu 'ah' çekme durumunu aynı dönemde yazılmış diğer Türk Klasikleri'nde de görebiliriz. Bize Shakespeare'den ya da Rus yazarlardan abartılı şekilde bulaşmış olabileceğini düşünüyorum. O dönemde bu 'ah'lama durumu normal karşılanabilir ama günümüzde biraz tuhaf oluyor. Ah, bir de Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem gibi yine o dönem yazarlarının bir çoğunda görülen 'aşk' temasını kurguya sağlıklı bir şekilde uyarlayamama sıkıntısı var ki, o konuya hiç girmiyorum. İyi okumalar... :)
Gave
GaveŞemseddin Sami · Bordo Siyah · 200659 okunma
281 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.