Bana hep öyle gelmiştir ki , hemşerilerimizin iki tutkusu var: fikirler ve zina. Gelecekteki tarihçilerin bizim için ne diyeceklerini düşünüyorum bazen.
Ne kadar şair olsam da sandığınız kadar enayi değilim, o değerli gözyaşlarınızla böyle hep yorarsanız beni, ya vahşi bir kadına nasıl davranılırsa öyle davranır ya da bir şişe gibi pencereden kaldırıp atarım sizi.
Evrenden bıktığımı size itiraf edeyim. Tanrı da benim kadar bıktı; nasıl üstümüze kaldığını bilmediğimiz bu aşkın sorumluluklarından bizi kurtaracak bir uykuya seve seve yatardık. Her şey sanıldığından daha esrarengiz buradaki her şey erişilmez hakikatin aldatıcı kuytusundan başka bir şey değil.
İkincisi, beni Şeytan diye adlandıran tanrıbilimcilerin ve gericilik diye adlandıran özgür düşünce yanlılarının hemfikir oldukları gibi, sohbetlerimden hiçbiri ilginç olamaz. Ben zavallı bir efsaneyim. Beni teselli eden tek şey, evrenin de bir efsane olmasıdır.
Böyle konuşuyorum diye şaşırmayın. Ben doğuştan şairim, çünkü ben yanlışlıkla konuşan hakikatim ve sonuçta tüm yaşamım, alegori kılığına girmiş ve simgelerle açıklanan özel bir ahlak sistemidir.
Bugün benim artık ruhum yok. Onu, kalp paralarla , satın alınmış öpücüklerle, gereksiz dostluklarla, küçümsenen hayranlıklarla, beni zaten unutmuş düşmanlarla, kendi kendime sattım.