İnsan çok uzaklara gitmeye karar verdiğinde
denizi tercih etmeli bana kalırsa.
Kara, gözden kayboluncaya kadar
denizde yolculuk etmeli.
Ayağı toprağa değdikçe uzaklaşamaz insan.
Şehirlerden geçtikçe uzaklaşamaz.
Şehrin parklarında, tren istasyonlarında, kafelerinde, bulvarlarında,
dükkanlardan yükselen şarkılarında, duraklarda,
metrolarda bekleyen insanların dalgınlıklarında
izler bırakır insan.
Şehirlerde bıraktığın her iz,
geri dönmek için bir yol işaretidir.
İnsanlar sevdiklerinden ayrıldıklarında geriye dönebilirler hiç şüphesiz.
Ama sevgiliden ayrılmak
bir deniz yolculuğuna çıkmaktır.
Deniz kör eder.. bir daha göremez insan.
"Bilesin kavuşmak yok İslamlıkta
Kavuşan kısmı ancak gavurdur!"
diyor şair (Süleyman Çobanoğlu).
Sevgiliden ayrılmak bir iman teslimiyetidir belki de...
SAVAŞ — DEVRİM — AŞK
20.Yüzyıl'ın henüz başları, çarlık emperyalizmi savaşta, halk isyanda. Çarlığın gözü uzakdoğuda, kulağı Petrograd'ta. Kazan fokurdamaya başladı. İşçiler başkaldırdı. Yitik bir devrim, bitik bir çarlık, ortalık karışık, bir de dünya savaşı. Şu gelen örgütlü bir hareketin ayak sesleri, senelerden bin dokuz yüz on yedi*, kızıla
-Bahar geldi gördün mü?
-Ben gördüm
-Bir çingene kızının göğsündeydi...
youtube.com/watch?v=kpQ83jf...
Ne yazsam boş olur gibi sanki, ama yine de yazacağım. Belki tereddütlü, belki çekincekli. Zaten öyle diyordu ya hikayeci Sait Bey: '' Şimdi, ya yazamayacağım şeyleri yazmak mecburiyeti hasıl olursa.'' Oluyor da...
Öncelikle bir
Büyük insan, evrensel şair ...
11 Eylül 1961 / Doğu Berlin'de yazdığı otobiyografi ...
1902'de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova'da komünist üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
ve on dördümden beri şairlik
Kardeşlik Sadece Kan Bağı İle Olmaz. Din Bağıda Kardeşliğe An Açık Örnektir..
Kardeşlik Sözlerde Biten Bir Cümle Değil Kalpte Atan Bir Sevgi Çemberi Olmalıdır..
İnsanlar eğlenebildikleriyle arkadaş olurlar, anlatabildikleriyle dost, ağlayabildikleriyle kardeş. Çehov
Köpeklerin kardeşliği, aralarına kemik atılana kadardır. Mevlana
Uyku, ölümün
SAİT FAİK ABASIYANIK
[1906 – 1954]
“Ne lakaplar, olmadı sıfatlar yakıştırılmaya çalışılmış kendisi için.”
Aynı Orhan Veli gibi, lakap tutmaz bir ad.
Soyadı da zaten ailenin lakabından kaynaklanıyor gibi.
Halbuki ne lakaplar, olmadı sıfatlar yakıştırılmaya çalışılmış kendisi için.
Kimisi çocukluk ve ilk gençlikte kalan, ancak okul
Okuduğum ve beğenmediğim Anayurt Oteli'nden sonra böyle kaliteli bir eserle buluşmak beni mutlu etti açıkçası. Şairler ve Aşıklar, Haşşaşiyûn Cenneti, Bin Yılın Sonu, Denizde Bir Şair olmak üzere dört ana bölümden oluşuyor kitap. Ilk iki kısım diğer kısımlara nazaran daha hoş bir etki bıraktı bende. Kitabın konusu Amerika vatandaşı Benjamin Omar
Kitap kendi içinde dört bölümden oluşuyor: ”Şairler ve Aşıklar”,”Haşşaşiyun Cenneti”,”Bin Yılın Sonu”,”Denizde Bir Şair”
İlk iki bölümde Ömer Hayyam'ın meşhur Rubaiyat eserini yazma süreci sürükleyici bir dille anlatılmış. Semerkant’a yolculuğu sırasında Hasan Sabbah’la tanışır.Karıştığı bir olay sonucu önce Ebu Tahir’le sonra da onun aracılığı ile Selçukluların ünlü veziri Nizalmülmük’le tanışır.Ayrıca üçünün de aynı medreseden tanıştığı efsanesi dillendirilmiş.(Merak edip baktım gerçekten efsaneymiş) Dönemin sultanı Melikşah’tır ve Hayyam’ın tavsiyesiyle Sabbah, Nizamülmülk’ün yardımcısı olur,aradaki dengeler zamanla bozulur.
Hayyam’ın Cihan’a aşkı ;olaylara olan tarafsızlığı ve hakkı savunması çok güzel dillendirilmiş. Hayyam’ın ölümüyle Rubaiyat ortadan kaybolur ve onu arama çabaları kitabın devamını oluşturur.
Diğer iki bölümde ise ağırlıklı olarak İran tarihi üzerinde durulmuş. İran’ın meşruti yönetime geçiş mücadelesi bir diğer karakterimiz Amerikalı Benjamin Omar’ın Hayyam’ın Rubaiyatını bulma amacıyla İran’a gidişi ve onu arama çabasıyla dile getirilmiş.
Selçuklu tarihinde gördüğümüz karakterleri romanda okumak bana ayrı zevk verdi. Ancak ben ilk iki bölümü çok daha fazla beğendim. Devamı istediğim gibi sarmadığından bitirmem uzun sürdü.
Okullarda kuru tarih dersi anlatımı yerine bu tarz tarih içerikli romanlara yer vermek eminim ki ilgiyi de kalıcılığı da arttırır. :)
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,6bin okunma