Ramazan ayında okunmaması gereken bir kitap...
Şimdi kafanızda deli sorular ama..
Ben okurken çok susadım. Çünkü yazarın betimlemeleri, anlatımı sizi olayların içine çekiyor ve hikayenin kahramanıyla beraber acıyı, susuzluğu çekiyorsunuz..
Bir de oruçlu iseniz gerisini siz düşünün..
Yazar Sangi'den duymuş olduğu efsaneyi hikayeleştirmesiyle kitabı kaleme almış olup bu nedenle de kitabını Sibirya'da yaşayan yazar Vladimir Sangi'ye ithaf etmiştir.
Cengiz Aytmatov, diğer kitaplarının aksine bozkırda değilde deniz ortasında geçen hüzünlü bir hikayeyi konu edinmiştir.
Cengiz Aytmatov'un kaleme aldığı hikayede ilk defa avlanmak için küçük bir çocuğun babası, amcası ve dedesiyle denize açılan bir çocuğun yaşadıkları kaleme almıştır.
Hikayede korkunç bir sise tutulan bu dört denizci, susuzlukla, açlıkla, nerede olduğunu bilmemekle günlerce süren, birbirlerinin hayatlarının kurtarmak için büyük fedakarlıklar verdikleri çetin mücadele anlatılmaktadır.
Kitabı okurken bunun bir; umut hikayesi olduğunu, açlıkla, susuzlukla, ölümle boğuşma hikayesi,geride kalanlar bir kaç saat fazladan yaşasın diye, kendi canından vazgeçebilen fedakarlık hikayesi olduğunu okurken sizde onlarla bizzat içinde yaşıyorsunuz.Sanki dünyanın en aç ve susuz insani sizsiniz hissine sahip olacaksınız. Kahramanlar susuzluk çekerken sizin de diliniz damağınız kuruyacaktır.
Kurgusu ve dili o kadar güzel ki.Sürükleyici ve efsanevi bir anlatım tarzı.Hikaye öylesine başarılıdır ki okumanızı tavsiye ederim.