"Travma denince insanların büyük kısmı "muhakkak iyileştirilmesi veya te mizlenmesi gereken patolojik deneyimler" gibi bir anlam çıkarabiliyor. Fakat travmalar aslında olumsuz tecrübelerin bizde bıraktığı duygusal izlerdir. Ba zen çok şiddetli ve belirleyici bazense son derece soluk ve belirsiz olabilirler. Bazı travmalar bütün hayatımızı etkileyecek ölçüde büyük bir duygusal yük ortaya çıkarttığı ve oldukça güçlü oldukları için bunları görmezden gelmek pek mümkün değildir. Fakat travmaları sihirli yöntemlerle "silivermek" de hem imkânsız hem de hatalı bir bakış açısının neticesinde oluşan desteksiz bir arzudur. Travmalar insan türü için aslında geliştirici ve ilerletici, öğretici deneyimlerdir. Tabii bir şartla: Dönüştürülebilmesi gerekir. Eğer usta bir reh ber, koç, terapist veya psikolog ile üzerinde çalışılır, farkındalık geliştirilirse, travmaların yaşamın geri kalanı için faydaya dönüştürülebilmesi genellikle mümkün olur. Bu bağlamda, travmaları "silme" iddiaları da aslında bir yönüyle yaşamda bizi daha yüksek ve ilginç noktalara çıkartabilecek basamakların ortadan kaldırılması anlamına gelir. Neysr ki bu 'travma silme' meselesi sanıldığı kadar kolay ve mümkün değildir. Niyâzî-i Mısrî'den bir dizeyi de bu vesile ile tekrar hatırlayalım: 'Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş...' "
İnsan evvela kendini bilmeli. Dünyalar onun olsa, her şeyi bilse, bir kendini bilmese ne olur? Koca bir hiç. Yunus Emre, "Meğer ilim hiç imiş, illa edep illa edep." diyor bir şiirinde. O vakit, önce kendimizi bilmeli. Sonra, hep birlikte kuracağız güzel bir dünyayı.
Nezihe Araz - Dertli Dolap
Dünya Aktüel, s.228-230
Tevhîd imiş
Aşık Veysel/Yavuz Bülent BAKİLER
UNESCO 41. Genel Konferans kararıyla 2023 yılı, Âşık Veysel'in Vefatının 50. Yıl Dönümü UNESCO Anma ve Kutlama Yıl Dönümleri Programına alınmıştı.
Bugün 21 Mart vefatının sene-i devriyesinde kendisini rahmetle anıyorum.
Güçlü bir kalem olan, aşık Veysel'in sofrasında oturmuş, evinde misafir olmuş
Yeni bir söz söylemek, “hadi şimdi yeni bir söz söyleyeceğiz” isteğiyle başarılabilecek bir şey değil. Her şeyden önce, kendi toplumumuzdan başlamak üzere tüm insanlığa yönelik merhamet duymak ve Dermân arardım derdime derdim bana bir dert sahibi olmakla ilgili. dermân imiş/Bürhân sorardım aslıma aslım bana bürhân imiş.” Niyazi Mısri Hazretleri'nin söylediği gibi, dert, “yeni söze" gebe bir derman
aynı zamanda.
İddia değil tevazu; kibir ve gösteriş sevdası değil melâmet; bilginin imparatorluğu değil, marifetin ahlakı..
Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş
Burhân sorardım aslıma aslım bana burhan imiş
Sağ u solum gözlerdim Dost yüzünü görsem deyü
Ban taşrada arar idim ol cân içinde cân imiş
Öyle sanırdım ayrıyam Dost gayrıdır ben gayrıyam
Benden görüp işiteni bildim ki ol cânân imiş
Savm u sâlât u hacc ile sanma biter zâhid işin
Insân-ı kâmil olmaya