Bir Arap kralı uzak bir kabileden bir adamı tutukladı! Kabilesi şeyhleri (ihtiyarları), şehzadeleri ve ileri gelenler ile birlikte onun hakkında bilgi almak, fidye istemek veya şefaat etmek için geldi. Kral o büyük kalabalığa şöyle dedi: Hepinizin adına gelip şefaat etmeye geldiğiniz bu adam kim? Tek adam sesiyle dediler: O bizim kuralımız, Ey kral! Kral şöyle dedi : Neden bize kendisinden bahsetmedi, kimliğini açıklamadı?! Dediler ki: O, kavmi arasındaki konumundan dolayı sizin önünüzde kendini küçük düşürmekten kaçındı... O, kavmi ile olan gururunu size göstermek istedi! Kral özür dileyerek onu hemen serbest bıraktı... Birkaç gün sonra ona bu adamın o kabileler arasında bir deve çobanından başka bir şey olmadığı haberi geldi, bu yüzden kral onları araştırmak için gönderdi, ne yaptıklarını hayretle ve hayretle karşıladı!! Sonra onlardan şu cevap geldi: “Çobanımız aşağılanırsa bizde kral olmaz.” Çıkarılacak Ders: Zayıflarının hakkını kaybetmiş bir kavmin hiçbir faydası yoktur.
Günün perdesi yavaşça indiği vakitlerde, bedenim yorgunluğun ağırlığı altında kırılıyor, adeta bir deniz feneri gibi yıpranmış. Ruhumun derinliklerinde bir ağırlık hissediyorum, sanki bin yılın hikayesi sırtımda bir yük gibi. Gözlerimi kapatıp geçmişin derinliklerine yolculuk yapıyorum, o günlerin sımsıcak dokusuna dönüyorum; ruhumun hafiflediği günler. Eski günlerin neşesi ve coşkusu, şimdi uzaklarda, yalnızca hatıraların yansıttığı bir rüya gibi. Zamanın kolları içinde, yaşamın acı gerçekleri adım adım beni sardı, ruhumun derinliklerine kadar nüfuz etti. Her hayal kırıklığı, her başarısızlık, her acı, ruhumu biraz daha yordu, biraz daha ağırlaştırdı. Fakat hayat, hiç durmaz. Hayatın tekerlekleri, durakladığımızda bile dönmeye devam eder. Yorgunluk beni altında ezse de, hayata devam etmek zorundayım. Belki de bu, yaşamanın ta kendisidir; yorgunlukla baş başa kalsam da, yılmadan yol almak. Her sabah, güneş yeniden doğar ve dünya dönmeye devam eder. Her sabah, ben de yeniden ayaklanırım, içimdeki umutla. Her düşüş, bir sonraki adım için bir ders, bir fırsat getirir. Her yorgunluk, içimdeki gücü daha da artırır. Belki de hayat, bu döngüdür. Düşmek ve yeniden ayağa kalkmak, yorgun düşmek ve tekrar yola devam etmek... Belki de asıl güç, bu döngüyü kabullenmek ve yorgunlukla bile devam etmekte yatar. Belki de asıl zafer, her düşüşte, her yorgunlukta, pes etmemektir. Ve işte bu yüzden, bedenim yorgunluktan kırılsa da, ruhumun ateşi asla sönmez. Çünkü hayat, bu döngünün içinde gizlidir. Her zorluk, her yorgunlukta, yeniden ayağa kalkmak cesaret ister. Ve ben, bu cesareti taşıyanlardan biriyim... Astrea eceYarens 🖊️
Reklam
Rasyonel sayılar gibi ömür sıralanırcasına Ne yaptım ne ettim diye( tepinip durur) Akıl erdirmez olan hadiselere İmtihan bu ders almak yerine Olayları gün yüzüne çıkarmak ne acı verici Oysaki zamanın yelkovanına takılan dakikalık tıkırdakları gibi Geçer gider ömürden farkında olmadan Yazı verdim bu olanları belki bir yol bulacaklarına itinaden. M.O
Ergen ebeveyni olmak
Ergenlik ve Ergen Bireye Yaklaşım
Ergenlik ve Ergen Bireye Yaklaşım
Ergenlik
Ergenlik
Ergenlik bireyselliğin doğuşudur. Karar almak ve sorumluluk almanın oluşturduğu kötülükleri ve iyilikleri görmek için ders veren en büyük öğretidir Anne ve Baba ile bağımlı kendini ifade etmede örgütsel davranış bozuklukları tamda bu yaşta çıkar. Haz erteleme becerisi ve beynin Neo korteks dediğimiz alan ve diğer tarafları kontol merkezi hisseleri yönetimi 16 yaşındaki çocuk için çok zordur..... Çoçuğunuz geçmişten getiridiği inançların yani anne ve babasının travamatik süreçlerini ona verdiği doğru yoldan alamadıysa 16 yaşında gerçek otoroter figür ortya çıkar otoriter figürü uzakta aramayın bu zamana kadar öğretiğiniz şeyleri uygulamaya koyar yani çoçoğunuza değil kendinize kızın anne ve babalar onu bu hale getirens sizsiniz nesini kabul etmiyosunuz. Bu zamana kadar ne verdiyseniz tek tek geri alırsınız üstelik yaşadığınız sorunlar sizin yaşadığınız geçmişinizin aynısı olabilir. Yani ne yapıyoruz önce dönüp kendi 16 yaşımkza dönüyoruz. Ve diyoruz ki şuan ki davranışları ona ben öğrettim ve üzgün artık geri dönüşüm çok zor bir yaştır.. buzamana kadar öğretmediğiniz ve yanlış öpretiğiniz şeyleri başkaldırı olarak algılarsınız çünkü sorunun kendinizde ve geçmişinizde saklı oldığunu bilmeyen ebeveyinler.. artık kontörlü eline alamazlar çünkü kendi küçüklüğü ile yüzleşirler Acıdır ama gerçektir.... Kendine değer veren bir anne baba isek bireyselliği öğretiriz...
monolog
Neler yaşadın bilmiyorum, zihinler gibi acılar da eşsiz. Yürüdüğümüz yollarda ayağımıza neler battığını biz biliriz sadece. Akan kan bizim kanımızdır. Geçip gittiğimiz ve ardımızda bıraktığımız yollara bakmak da acı vericidir, hatırlamak, yad etmek istememek normaldir. Ama bizi biz yapan da yürüdüğümüz yollar. Acı çekmeden bakmayı öğrenmek gerek ve ders almak. Anlatmaktansa yazmak gerekir belki, anlaşılmamak yükünden kurtarır insanı. Kalem ve kağıt yargılamaz. Boşuna değildir belki de Tanrının kalem ve yazdıkları üzerine and içmesi. Yazmak da kusmak gibidir. Nasıl ki mide kasılır, safra boğazı yakar, yazarken de beyin kasılır, eller yanar. Ama kustuktan sonra da rahatlarız, safrayı atmak gerekir çünkü. Parmağı küçük dile kadar sokup öğürme refleksini tetiklemek fikri korkutucu olabilir ama bir o kadar da gereklidir.
Sonunda kendini okyanusun serin sularına ve köpek balıklarının koynuna atmasından ders almak lazim. Aşk anlayışı sıkıntılı olabilir.
Güleser

Güleser

@gbukettt
·
6g
Martin Bey'den alınması gereken dersler var
Martin'in gözlerinde aşk vardı ve aşk tartışmaya kapalıydı. Martin'in aşk anlayışı böyleydi.
Sayfa 405 - Indigo yayınlarıKitabı okudu
Reklam
836 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.