İçinde hâlâ acıyan bir yer vardı, ama iyi şeyler vaat eden bir acıydı bu, tamamen kapanmadan önce kabuk tutarken yanan yaralar gibi sıcak, ama yumuşak bir acı.
İstersen gidip hâlâ bir yerlerde yaşıyorsa Melsa’yı bulursun.Yana yıkıla ona sarılırsın. Bir şey demem buna. Hiç ses etmem. Geceler boyu dilinden düşmeyen o isim için ancak susarım ben. Çünkü bazı aşkların karşısında sadece susulur Mika. Ama arada bir gelip sırf bu günlerin hatırına beni görmeni isterim. Dilersen bir daha hiç dokunmam sana. Çenemizi yere koyup uzakları dinleriz. Zamanın bizden aldıklarını, bize verdiklerini düşünürüz. Nemlenen gözlerimizi birbirimize sürter, birbirimizin yaralarını sararız…