Esra Kurt kardeşimizin yaptığı ( #30997659 ) Mehmet Uzun etkinliği vesilesiyle yazılacaktır. Kendisine bu vesileyle teşekkür ediyorum. Böyle güzel bir etkinliği yapan yoğun duygulara sahip kendisi incelememizi okumasın. (Bu şaka tabi) :)
Bazı kitaplarda olduğu gibi biz de yazımızda bir
Benim gönlümün içinden de geç bir kez,
Gözlerimin kaynağına bak bir kez.
Gönlümün derdi neden dermansızdır?
Yaşlı gözlerimden neden hep yaşlar akıyor?
Divane oldum ben, periyi elden kaçırdım.
Dicleyim ben, zembereği boşalmış.
Vastani, Nergizi ve Seklan,
Derwaze, Omeri ve de Meydan
Sen de bu güzergahlarda dolaşıyorsun,
Ben kaldım yek başıma bu yerlerde, ovalarda.
.
Maviyim gökyüzü gibi, dingin, duygulu.
Yeşilim bahar gibi, aşık umutlu.
Griyim ben taş gibi, gamlı, boynu bükük.
Kırmızı toprak gibi, kırık, yaralı...
.
Dicle’yim ben.
Dicle’nin sesi,
Tarihin bakışı, insanlığın yüreği,
Başlangıcım ben, doğumum, varoluşum.
…
Beyaz bir güvercin, yeşil bir zeytin yaprağı,
Diriliş, hayatın yeniden dirilişi…
Diclenin sesi
Çok uzaklarda, sürgün ülkesinde bir inilti
Bir inilti, yabancı bir güneş altında
Şavkın altında yabancı yıldızların, yabancı bir ayın.
Seni düşünüyor.
Sen, çoktandır unuttuğum bir çobanın kavalı
Bir atın koşusu, uzaklarda kalmış bir Moğrip rüzgar misali,
Dallarını, yapraklarını, tanelerini unuttuğum bir dut ağacı,
Kokularına
Sen unutulmuş kaderim
Sen yitirilmiş aklım, hafızam
Seni düşünüyorum kayboluş ülkesinde
Seni düşünüp 'hawar' diye bağırıyorum
Hawar, ben, sen, bizler ne çok yorgun
Savaşlardan, kavgalardan,matem ve taziyelerden,
Yolculuklardan, göçlerden, darbe ve yaralarda.
Boynumuzdaki boyundurluk, el ve ayaklarımızdaki zincir,
Dilimizdeki kilit, ölümü ruhumuzun
Kalu-beladan beri süren esaretten yorgun
Kaybolmuş artık çok uzaklarda
Dicleyim ben
Diclenin sesi
Mehmet Uzun