Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
kamu spotu gecmis uncle rick
"dedalus'tan bitim kadar hoşlanmazdım zaten," diye mırıldandım. "o yaşlı hergele nerede durması gerektiğini hiçbir zaman öğrenmedi. hep en son teknolojiye, en yeni güncellemelere sahip olması gerekiyordu. ona kaç defa labirentine bir bilinç vermemesini söyledim. 'bu yapay zeka bizi fena harcayacak oğlum,' dedim. ama yoook. o kötülük dolu bilinç illa o labirent'e verilecek."
Sayfa 177 - apollonKitabı okudu
Reklam
eski günlerde dedalus'un labirent'ine adım attığınızda, labirentin o önü alınamaz arzusunu hissetmemek mümkün değildi: bedenini ve zihnini parça parça edeceğim. şimdi ise ortam daha sakindi, mesaj eskisi kadar nefret dolu değildi: selam, burada ölürsen ne güzel olur.
Sayfa 177 - apollonKitabı okudu
"İstisnasız tüm durumlarda, bu bizi de rahatsız etmeye başlayıncaya kadar, diğer kişinin acısına kayıtsız kalırız." İnsan Nedir?, s.36, Dedalus Kitap
Sayfa 5
—Tanrım, dedi yavaşça. Deniz, Algy'nin dediği gibi değil mi tıpkı: Engin, güzel bir anne. Taşakbüzen deniz. Epi oinopaponton. Ah, Dedalus, Yunanlılar. Öğretmem gerek sana. Orijinallerinden okumalısın onları. Thalatta! Thalatta! Bizim engin güzel anamız. Gel de bak.
Modern çağda sahabeyi ve hadis râvilerini karalamada başı çekenler arasında bir grup oryantalist ve onlardan etkilenen Mahmûd Ebû Reyye gibileri, görüyoruz ki karalamalarını en çok hadis rivayet eden sahabeye yöneltiyorlar. Mustafa es-Sibâî, es-Sünne ve Mekânetühâ fi't-Teşriî'l-İslâmi, Muallimî, Envâru'l-Kaşife ve Abdulmun'im el-İzzî, Difâu Ebi Hüreyre eserleri başta olmak üzere birçok âlim bu iddialara karşı kitap yazmıştır.
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Uyuyan Adam.
Oysa sen, zavallı Dedalus*, senin labirentin yoktu. Sahte mahkûm, senin kapın açıktı. Ne kapının önünde nöbetçi duruyordu, ne dehlizin sonunda nöbetçi şefi ne de bahçenin küçük kapısında Engizisyon Yargıcı.
Sayfa 55 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Din budur, dedi Dante bir daha. Hakları var. Sürülerine yol göstermeleri gerekir. -Ve kürsüden politika vaazı vermelidirler, öyle mi? dedi Mr Dedalus. -Elbette, dedi Dante. Bu, halkın ahlakıyla ilgili. Sürüsüne neyin yanlış, neyin doğru olduğunu göstermeyen papaz, papaz değildir.
İkarus’un İ’si - Tunca Arslan
Mitolojide İkarus, babasıyla birlikte kapatıldığı labirent-zindandan, balmumundan yapılmış kanatlarıyla uçarak kaçmaya çalışır bilindiği gibi. Babası Daidalus, oğlunu güneşe doğru uçmaması konusunda uyarır. Fakat İkarus uçmanın getirdiği özgürlüğe kapılıp güneşe yaklaşır, kanatları erir ve Ege Denizi’ne düşerek boğulur. Henri Verneuil de bir devlet başkanına yönelik suikastı araştıran Savcı Volney ve dört yardımcısının ‘yakıcı gerçeğe' yani ‘güneşe’ yaklaşmalarıyla olan biteni anlatıyor filminde.
Sayfa 167
James Joyce'un kitap kahramanlarından Dedalus söyle der: "İster evim, ister vatanım, ister kilisem olsun, artık inanmadiğim şeylere sadakat göstermeyeceğim." Ve devam eder: "Yaşamımın herhangi bir biçiminde kendimi özgürce ifade etmeye gayret edeceğim."
Sayfa 126
Reklam
İbn Haldun'a göre, "şeriat yolu= umuma ait bir yol; mücahede (cehd kelimesi ile aynı kök)= hususi bir yol Tasavvufun erken döneminin temsilcileri, zahidane bir hayat yaşayarak necata ermeye çalışırken, tanrısal olanı bu dünyada deneyimlemenin mümkün olduğuna inanarak mükâşefe deneyimine talip oldukları için benim “kâşif Sufi” dediğim mutasavvıflar ise İbn Haldun’un (ö. 1406) deyişi ile “keşif ve müşâhede mücâhedesine” girişmişti: "Şeriat yolu hemen hemen bütün mükelleflerin ölümden sonra necat ve saadeti tahsil etmeleri için açılmış umuma ait bir yoldur. Bu mücâhede ise, ölümden sonra hâsıl olan bir keşif nev’ini (rûyet) ölümden önce elde etmek suretiyle en büyük saadetin tohumlarını ele geçirmek gâyesi ile himmet sahipleri için açılmış husûsî bir yoldur." [İbn Haldun, Tasavvufun Mahiyeti: Şifâu’s-Sâil, çev., haz. Süleyman Uludağ (İstanbul: Dergâh, 1977), s. 176, 177.]
James Joyce'un kitap kahramanlarından Dedalus şöyle der: "İster evim, ister vatanım, ister kilisem olsun, artık inanmadığım şeylere sadakat göstermeyeceğim." Ve devam eder: "Yaşamımın herhangi bir biçiminde kendimi özgürce ifade etmeye gayret edeceğim."
Sayfa 126 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Bütün entelektüelleri sadece hayatlarını bir üniversitede ya da gazetede çalışarak kazandıkları için satılmış olmakla suçlamak kaba ve son kertede anlamsız bir ithamdır. "Dünya öylesine yozlaşmış ki eninde sonunda herkes para denen puta teslim oluyor" demek tam bir kinizm örneğidir. Öte yandan entelektüel bireyi bir ideal, maddi çıkarlarla hiçbir alakası olmayacak ölçüde saf ve soylu bir tür şövalye olarak görmek de ciddi bir tutum sayılamaz. Böyle bir sınavdan kimse geçemez, Joyce'un Stephen Dedalus'u bile; Dedalus o kadar saf, o kadar hırçın bir idealliktedir ki sonunda hiçbir şey yapamaz hâle gelir ve daha beteri, susar.
“It was a sunny day, and Einstein merrily played with the telescope’s dials and instruments. Elsa came along as well, and it was explained to her that the equipment was used to determine the scope and shape of the universe. She reportedly replied, “Well, my husband does that on the back of an old envelope.”
226 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.