Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
.... Neden “Sosyalizm” ? Albert Einstein, Mayıs 1949: Ekonomik ve sosyal konularda uzman olmayan birisinin sosyalizm üzerine görüşlerini açıklaması önerilebilir mi? Bunun birkaç nedenle olabileceğine inanıyorum. Öncelikle soruyu bilimsel bilgi açısında ele alalım. Astronomi ile iktisat arasında önemli yöntemsel farklılıklar yokmuş gibi
Reklam
Din eğitimi ve öğretimi ve dinin siyaset gibi kirli bir alana alet edilerek hedefe konulan Türkler müslüman kimliği ile melez haline getirildi. Ortadoğu'da yahudi sami geleneği ile yaşayan toplumlardan bir farkı kalmadı. Türklük bilinci yerinde ve Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan gidilmesi gerektiğini savunan bir avuç Türk ise önümüzdeki yüzyılın ve sonsuza kadar Anadolu toprakları üzerinde huzur içinde yaşamanın tek umudu ve adresidir. Önder Karaçay
Din Eğitimi
"_ Yerin kulağı var" deyimini " Meleklerin kalemi var " sözüyle değiştirseydik, toplumdan değil de Allah'tan korkan bir nesil yetiştirmiş olurduk.
Radikal Yobazlık
Bu platformda öyle bir kitle var ki kendilerini dini konularda otorite sanıp Müslümanlığın koruyucusu, sözcüsü olarak görüyorlar. Allah'ın dinini koruma görevini kendilerine mal etmeleri ne büyük bir zeka... Yıllarca ilahiyat fakültesinde din eğitimi almalarına rağmen ne yazık ki kafalarındaki dogmaları hala yıkamamış insan(lar). Belki
Reklam
Bir Fikir
İnsanları vahyin aydınlığından küfür ve şirkin karanlıklarına çağıran her kurum tağuti bir kurumdur. İsminin din, diyanet gibi İslami çağrışımlar yapıyor olması bu gerçeği değiştirmez. Bilindiği gibi Türkiye Diyaneti, bir Cumhuriyet projesidir. Kur'ân, Arapça, ezan, medrese eğitimi va hatta İslami kıyafetler gibi, İslam'ı andıran ne varsa hepsinin yasaklandığı bir ortamda Cumhuriyet kadrolarının Diyanet teşkilatını kurması gerçekten düşündürücüdür. İslami olan her şeye savaş açmış bir zihniyet, ne diye dinî bir teşkilat kurar? Laiklik temelleri üzerine kurulu bir sistem, din ile devleti ayırmak yerine nasıl olur da devlete bağlı bir din teşkilatı kurar? İsterseniz bu soruya biz değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu kadrosu ve Diyanet cevap versin: Atatürk'e danışmanlık yapmış olan Ahmet Hamdi Başar, "Atatürkle üç ay ve 1930'dan sonra Türkiye" adlı kitabının 47. Sayfasında der ki: "Bizde dini, cemiyetin (toplumun) dışına atmak değil, bilakis inkılabın emrine vererek yaşatmak lazımdır. Camileri yıkıp, terk edip onların yerine halkevleri yapmak suretiyle hedefimize varamayız. Her zaman camide toplanan halka, oradan sesimizi duyurmak, oraları modern halkevleri hâline koymak; din sınıfını (âlimleri) ortadan kaldırmak, herkesi din ve dünya namına konuşturmak mümkündür." Demek ki neymiş; amaç, dini devletin hizmetine vermek ve camileri halkevi gibi propaganda için kullanmakmış.
Risaleyi Nur kuranın Aslı gibidir Diyenlere En güzel cvp
Kur'an'ı İngilizce'ye çeviren Muhammed Marmadük - Eski adıyla Pickthall - "Benim bu tercümeme bakarak Kur'an'ı bu zannetmeyin" diyor. "Kur'an çok sesli ve çok enstrümanla, orkestra ile çalınması gereken muhteşem bir beste gibidir. Benim yaptığım iş tek telli bir sazla muhteva hakkında bir fikir vermekten ibarettir." Bu zat bunu diyor, sen kalkıyor bir tercüme yapıyor ve "Allah'ın söylediği budur" diyorsun. Hayır, bu Allah'ın söylediği değil, tercümeyi yapanın söylediğidir. Doğru olabilir; ama orijinali değildir. Gerçi bu meselee hakkında çok söz söylenmiştir. Mesela Elmalı da "Ak akça kara gün içindir" sözü başka bir dilde bu kadar güzel ifade edilemez" diyor ve tercüme ile mealin ayrı bir muameleye tutulması gerektiğini ifade ediyor. Kur'an'ı Kerim'i ihmal ederek, onun eğitimini ihmal ederek, ne din eğitimi yapılabilir, ne de dindar olunabilir. İkisi de olmaz
Medreseler, şanlı mâzimizde görevini, kâhir ekseriyetle ve zamanının şartlarına göre ifa edip tarih sahnesinden çekilmişler ve şu an muhtelif sebeplerden ötürü de, fonksiyonelliğini kaybetmişler.. Bu fikre katılıyor isek, eğitim sistemimizdeki tercihlerimizi, içinde yaşadığımız çağın şartlarına ve ihtiyaçlarına göre ve millet ruhunun etrafında, metotlu bir şekilde şekillendirmek icap etmez mi?..
Karanlığa küfredeceğine bir mum yak
Eğitim “meselesi" sizin de kafanızı benimki gibi meşgul ediyorsa, eğitim ile alakalı her şeye istemeden de olsa dikkat kesiliyorsunuz.  Geçen akşam Yeni Şafak Gazetesi yazarı Yusuf Kaplan ile bir program vesilesiyle bir araya geldik. MTO olarak kısaltılan, Medeniyet Tasavvuru Okulu’ndan bahsetti kendisi. Çok yorucu bir gün geçirmişti ama
Reklam
Etik(ahlak değil), benim bireysel felsefeme göre heterojen bir toplumda işlevselliği sağlamak için gerekli bir soyut kuruluştur. Türkiye'yi etiğin ortaya çıkışı açısından incelediğimde, somut ve toplumsal olarak ahlak eğitimi ile hümanizmanın harmanlanıp dogmatik bir üstyapı oluşturduğunu düşünüyorum. Burada islami anlayış devrede ama din eleştirisi yapacak bir grup yok. Bu dogmatik üstyapıya zihniyet olarak köle kaldığımızdan dolayı böyledir bence. Burada kişileri eleştirmiyorum. Kişilerin eleştirisi devrim ihtimali ortaya çıktığında yapılmalıdır ve yapılabilmelidir. Etik sanki derin bir şey olması gerekliymiş gibi geliyor ama hakikatte en sığ şey oluyor. /1
874 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.