Sabri F. Ülgener, çok eleştiri alan bir iktisatçı, hukukçu ve düşünce adamıdır. Fakat şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Onu bu denli acımasızca eleştirenler ‘’Sabri F. Ülgener’’ okumamışlardır.
Dedesi Nakşibendi şeyhidir. Babası ise son dönemin din bilginlerinden. Anne tarafından askeri aristokrasiye, baba tarafından da tasavvuf ve edebiyat
Aileniz sizi sözde din adı altında kısıtlarsa,*
Arkadaşlarınız sizi sözde dini değerler çerçevesinde üzerse,*
Çevrenizdeki insanlar sözde din kaideleri diyerek kalbinizi kırarsa,*
Yani insanlar dini kullanarak size zulmederse*
Dindarlık zihninizde bambaşka bir şekilde tasavvur olur.
Ve birilerinin namazıyla,orucuyla ilgilenmek yerine insanlığına bakarsınız...
Ya da tam bir tersi bir travma yaşayıp din ile ilgili her şeyden tiksinebilirsiniz.
Burada hakikati objektif bir şekilde aramak ve korumak çok kıymetli.
Din istismarı,din tüccarlığı inançsızlıktan daha tehlikelidir.
Çünkü mevcut bir olguyu tamamen yıkıyor..
Dini öğretilerin tarihindeki en mükemmel ve en saf olanı olan Kur'an'ın monoteizminin adım adım riske edilmesi ile mide bulandırıcı bir din tüccarlığı zuhur etti.
Kendilerini müfessir ve inancın muhafızı olarak adlandıran kişiler, bunu - oldukça rahat ve kazançlı - bir meslek haline dönüştürdüler.
Bu şekilde fazlaca vicdan azabı duymaksızın dini mesajların hiçbir şekilde tatbik edilmeyişini kabul ettiler
Dini öğretilerin tarihindeki en mükemmel ve en saf olanı olan Kur’an’ın monoteizminin adım adım riske edilmesiyle mide bulandırıcı bir din tüccarlığı zuhur etti.
ZEYNEP KAÇAR-YALNIZ-216 sayfa
Feray;müziğe düşkün,özellikle rock müziğe.Lise yıllarında kızlardan oluşan bir müzik grupları var.Konsere çıkacakları ilk gece elektrik çarpması sonucu kalp krizi geçiriyor ve orada bulunan intörn doktor Veli ilk müdehalesini yaparak hayatta kalmasını sağlıyor.Zamanla Feray ile Veli arasında bir aşk başlıyor.
Çok
Merhaba ;
Öncelikle yazar Vladimir Bartol'un okuduğum ilk eseri. Ama bundan sonra, son olmayacağı kesin. Eser, 11.yüzyıl'da İran'da bulunan Alamut kalesinde yaşayan aynı anda iki farklı Dünya'ya liderlik eden İsmailî (haşhaşi) tarikatinin liderliğini yapan, kendisini peygamber olarak ilan eden Hasan İbni Sabbah'ın diğer
"Kiliseler sık sık festivaller, siyasal toplantılar, şölenler, at eğitimi ve hatta tüccarların mallarının ve değerli eşyalarının depolanması için kullanılıyordu. Din adamları her yerdeydi. 1550’ye gelindiğinde, Floransa’nın 60.000 kişilik nüfusunun 5.000 kadarı din adamı olmakla övünüyordu. Kötü bir eğitimden geçen ve çok az ücret alan bu din adamları çoğu zaman duvarcılık, at satıcılığı ve sığır tüccarlığı yapıyordu; sevgilileri ve çocukları vardı ve silah da taşımaktaydılar."