Felaket çağında yaşıyoruz, dedi, her insan felaketi içinde taşıyor, bu nedenle var olmayı sürdürmek için özel bir yaşam sanatına ihtiyacımız var. Felaket insanının bir kaderinin, kendine özgürlüğünün, karakterinin olmadığını söyledi. Korkunç toplumsal çevresi -devlet, diktatörlük, nasıl adlandırırsan adlandır- onu baş döndürücü bir girdabın emme gücüyle yakalıyor, ta ki insan direnmeyi bırakana ve kaos onun içinde sıcak bir kaynaç gibi patlayana kadar - ve o andan itibaren kaos onun yuvası oluyor, dedi B. Onun için ben merkezi gibi bir şeye, beni hakkında sağlam, dokunulmaz bir kesin bilgiye geri dönüş yok: Yani böylece insan kelimenin tam anlamıyla yitik biri. Be bensiz yaratık ise felaket, gerçek kötü, dedi B., ne tuhaf ki kendisi kötü olmamasına rağmen her kötü eylemi de yapacak durumda. İncil’deki sözler yeniden geçerlilik kazanıyor: Şeytana uymamak için diren, kendini tanımaktan kaçın, yoksa lanetlenirsin, dedi.
Sayfa 61 - Can Yayınları, Çev. Ersel Kayaoğlu, üçüncü baskı, Temmuz 2021Kitabı okudu
Kadın gezgin özgürlük ülkesini aramak için ilerler. “Nasıl varacağım oraya?”
Mantık cevap verir, “Sadece bir yol, tek bir yol var. Emek yığınlarının altından, eziyet ırmaklarının içinden geçerek. Başka yol yok.”
Önceden bağlı olduğu her şeyden koparılan kadın haykırır:
“Kimsenin erişemediği bu topraklara gidebilmek için ne yapmam gerek? Yalnızım, tamamen yalnızım.”
Ve mantık ona dedi ki:
“Sessiz ol, ne duyuyorsun?” ve o da dedi ki:
“Ayak sesleri duyuyorum, bin kez, on bin kez, binlerce kez ve bu yana doğru geliyorlar.”
“Bunlar, seni takip edenlerin ayakları.
Yol göster onlara.”
Sana tek öğüdüm şu; bu boktan adamlardan olma! Vicdanının çürümesine izin verme! Üstlerin sana ne diyorsa desin, mesleki açıdan doğru olduğuna inanmadığın hiçbir şeyi yapma! Bunun için diren.