Kimse göründüğü gibi değilken
içten içe değişen
nice görünmezlikten
İçgüdümün gücü
içimin gücü
iç gücü
dış mihraklar karşısında
içimin göçü,
göçüğü
dış işlerimin
görünmez gündeliği
gömülü dilin,
kemiğin rengi
mat ve saydam
dış cephe kaplaması
makul görünen cinnetin
sağlama alınmış kabaran dengesi
karıştığın kalabalıklarda
kendine saklamak iç denizleri.
Nasılsın?
Gördüğünüz gibi.
akşam yine akşam yine akşam
İlk kısım Anadolu ele alınmış idi bu kısımda ise Ayrıcalıklı İstanbul ve Dışa Bağımlı Türkiye olarak ele alınmıştır. İstanbul'un iaşesi bu dönemde de olduğu gibi o dönemlerde de çok önemli bir olay idi. Ateşkes döneminden itibaren İstanbul'u sayısal veriler ile anlatılmaya çalışılınıyor. Dul kadınlardan, sokak çocukları sayıları, sektörlerde ki çalışan sayılarından, iş kollarının gün geçtikçe nasıl yok olduğuna kadar birçok konu ele alınıyor. İş kolları demişken, üretimsizlikten ne duruma gelindiğinin anlatıldığı kısım günümüzü o kadar güzel aydınlatıyor ki neden şu an bu durumdayız direk cevap oluyor. Dış mihraklar veya faiz lobisi (bugün dolar/euro lobisi) her dönem olan bir şey imiş ne zaman üretimden vazgeçip hazıra alışkanlık etmişiz o zaman lobiler iş görmüş.
Demokrasi Abraham Lincoln’ın “Tüm insanları bir süre kandırabilirsiniz, bir takım insanları sürekli kandırabilirsiniz ama tüm insanları sürekli kandıramazsınız,” prensibi üzerine kuruludur. Bir hükümet yozlaşmış ve insanların hayatını iyileştirmekten acizse, önünde sonunda yeterli sayıda vatandaş durumu idrak eder ve bu hükümetin yerine başkasını getirir. Ancak hükümetin medya üzerindeki kontrolü Lincoln’ın mantığını boşa çıkarır çünkü bu durum vatandaşların hakikatin farkına varmasını engelller. Medyayı tekeline alan oligarşi tüm başarısızlıklarını tekrar tekrar başkalarının üzerine atıp dikkati hayali ya da gerçekdışı mihraklar üzerine çeker.
Böyle bir oligarşide yaşadığınızda öncelik, sağlık hizmetleri ve çevre kirliliği gibi sıkıcı konular değil her daim patlak veren şu veya bu krizdir. Millet dış saldırılara ya da şeytani darbelere maruzken, dolup taşan hastaneleri ve kirli dereleri kim kafaya takar ki? Yozlaşmış bir oligarşi dur durak bilmeyen kriz selini bahane ederek egemenlik süresini dilediğince uzatabilir.
Yuval Noah Harari - 21. Yüzyıl için 21 Ders
Demokrasi Abraham Lincoln'ın, "Tüm insanları bir süre kandırabilirsiniz, birtakım insanları sürekli kandırabilirsiniz ama tüm insanları sürekli kandıramazsınız," prensibi üzerine kuruludur. Bir hükümet yozlaşmış ve insanların hayatını iyileştirmekten acizse, eninde sonunda yeterli sayıda vatandaş durumu idrak eder ve bu hükümetin yerine başkasını getirir. Ancak hükümetin medya üzerindeki kontrolü Lincoln'ın mantığını boşa çıkarır çünkü bu durum vatandaşların hakikatin farkına varmasını engeller. Medyayı tekeline alan oligarşi tüm başarısızlıklarını tekrar tekrar başkalarının üzerine atıp dikkati hayali ya da gerçekdışı mihraklar üzerine çeker.
Böyle bir oligarşide yaşadığımızda öncelik, sağlık hizmetleri ve çevre kirliliği gibi sıkıcı konular değil her daim patlak veren şu veya bu krizdir. Millet dış saldırılara ya da şeytani darbelere maruzken, dolup taşan hastaneleri ve kirli dereleri kim kafaya takar? Yozlaşmış bir oligarşi dur durak bilmeyen kriz selini bahane ederek egemenlik süresini dilediğince uzatabilir.