Bir günden bir güne içinde sürüklenircesine dolaştığı kocaman, bomboş kalan yabancı bir evde bir hortlak gibiydi; kimin daha ölü olduğunu soruyordu kendi kendine üzüntüyle: ölenin mi, yoksa geride kalanın mı.
"İnsan bir şey satmak istediği zaman dil öğrenmelidir," diyordu alaycı alaycı gülerek. "Ama insan bir şey satın almak istediğinde herkes anlar nasıl olsa."
Çünkü dünya geçici bir yurttur, ebedî yaşanacak bir yer değildir. Dünya âhirete ulaştıran bir vasıtadır, eğlence yeri değildir. Ayrılık yeridir, sürekli kalınacak bir yer değildir.