724 syf.
·
Puan vermedi
·
27 günde okudu
Çemberin dışında mısınız?
Ya dışındasın çemberin Ya da içinde yer alacaksın Kendin içindeyken kafan dışındaysa Çaresi yok kardeşim Her akşam böyle içip kederlenip mutsuz olacaksın Bu kitabı okurken Murathan Mungan’ın “Çember” adlı şiirini düşündüm durdum.Çemberin içinde var olmaya çalışırken kendisi gibi olamadığını fark edip mutsuzlaşan ve yalnızlığı tercih eden Selim aile, evlilik ve toplum ezberlerinin çok ötesinde bir zihin yapısına sahiptir. Oğuz Atay Selim karakteri ile bize Tutunamayan bir insan profilini bütün çıplaklığıyla sunar. Selim’i okurken onun bu yalnızlığının ne kadar onurlu ve haklı bir yalnızlık olduğunu fark ederiz. Diğer taraftan diyalektik bir bakış açısıyla Oğuz Atay iş ve aile bütünlüğünü koruyabilen Turgut Özben karakteri ile hayata tutunabilmiş bir bireyin zamanla Selim’i daha yakından tanımasıyla bir Tutunamayana dönüşmesini gözler önüne serer. Kitabı okumadan önce duyduğum şehir efsaneleri benim bu kitapla ilgili korkularımı tetiklemişti oysa ki okuduktan sonra kendi adıma duyduklarımın yersiz olduğunu düşündüm.Kitapta en sevdiğim bölümler kitabın sonunda yer alan Tutunamayanlar ansiklopedisiydi, Oğuz Atay’ın inanılmaz bir hayal gücü var, bu hayal gücü ona “disconnectus erectus “adında tutunamayan bir hayvan türü icat ettirir ve bu hayvanın yaşam şekli, sosyal ilişkileri ve yeteneksizlikleri konusunda bir ansiklopedik bilgi oluşturacak kadar okuyucuya bilgi sunar. Öyle ki bu bilginin gerçek olup olmayışı konusunda kuşku duyup internetten araştırdım. Kitapla ilgili söyleyebileceğim tek olumsuz nokta başlarda belli bir kısımda Osmanlıca bir bölümün oluşuydu. Çemberin dışındakilere selam olsun.
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202062,5bin okunma
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Buna göre iyi hayat, insan kaçınılmaz olarak bir beden ile ruhtan meydana geldiğine ve beden de iyi hayat sürmenin zorunlu bir aracı olduğuna göre, gerekli birtakım karma hazlar ile entelektüel hazlardan ve çok daha önemlisi, başta adaletin dogası olmak üzere, birtakım soyut gerçekliklerin ve Ideaların diyalektik bilgisinden meydana gelecektir. Fakat her sey bundan ibaret degildir. Söz konusu hayat, haz ile bilgiden oluşan karma bir hayat olduğundan, bu karma ya da sentezin mahiyetini belirleyecek, onu herkes için istenir bir hayat haline getirecek ölçü ya da orana ihtiyaç duyulur. Bu ölçü de Platon'un ifadesiyle iyiliği oran ve güzellikle tamamlavacak bir ölcü olmak durumundadır. Insann sahip olmasi gereken bes şeyden, bilgiyi, hazzı, güzellik ve iyiligi tamamlayacak bir şey olarak sonuncu unsur, gerçekliktir. Yani, bütün bu unsurlardan meydana gelen karma hayatın uygun koşullarda hayata geçirilmesidir.
Philebos
PhilebosPlaton (Eflatun) · Say Yayınları · 2013281 okunma
Reklam
86 syf.
10/10 puan verdi
·
12 saatte okudu
Kitabın adı Hiçlik ya da Herşey aşağı yukarı 80 sayfalık bir kitap. İki ciltlik serinin ilk kitabı. İkinci kitap Derinlik. Tuğba Saydam
Tuğba Saydam
Tuğba Saydam
yazmış bu minik seriyi ve ismi daha kapağını açamadan aldı bi sarstı beni. Bir kadın kitabına bu ismi veriyorsa bu çok tesadüfi olamaz dedim ve azıcık bu iki kavram üzerinde okuyup düşündüm. Hiçlik ve
Hiçlik ya da Her Şey
Hiçlik ya da Her ŞeyTuğba Saydam · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 2024153 okunma
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Protagoras tartışmada üç yöntem kullanır: mit anlatımı, hitabet ve metin yorumları. Sokrates bu yöntemlerin yanıl­tıcı olabileceğini, usta bir konuşmacının aynı argümanları kullanarak farklı sonuçlara varabileceğini göstermeye çalışır. Ona göre, hakikate ulaşmanın en doğru yöntemi diyalektik düşüncedir. Uzun tartışmanın sonunda taraflar kesin sonuç­lara varmazlar. Erdemin öğretilebilir ya da öğretilemez ol­ duğu hakkında bir karara varabilmek için erdemin doğasını etraflıca araştırmak üzere başka bir zaman tekrar bir araya gelmeye karar verirler. Yani tartışmanın sonunda kazanan taraf Sokrates ya da Protagoras'tan çok diyalektik düşünce­nin kendisidir.
Protagoras
ProtagorasPlaton (Eflatun) · Say Yayınları · 2014621 okunma
216 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Marksist felsefenin temelini Hegelci diyalektik oluşturur. Bu diyalektikte tez, antitez ve sentez oluşur. Tarihsel tez onun antitezini oluşturur ve karşısında bir sentez türeyerek değişken sistem süregider. Marksist felsefede insan biyolojik bir varlıktan ve süreçten çok tarihsel bir varlıktır. Marksizm insanı daha çok tarihsel yönüyle ve sınıf çatışmasıyla ele alır. Marksist estetik, sanatın süjesi olarak objenin arz-ı endam etme sürecinde bunun burjuva tasallutu altında hegemonyasını eleştirir. Marksizme göre insan bireysel bir canlıdan çok toplumsal yönüyle daha fazla dikkat çeker, insan toplumsaldır, topluma aittir. İnsan her haliyle bir iş ve çalışma unsurudur. Marksist estetik sanatın burjuva kültürüne ait olmasına karşın toplumsal gerçekliği esas alan bir sanat anlayışını önermektedir. Sanatı toplumsal gerçeklik paydasında doğanın ruhunun uygun bir biçimde soyutlanmasını öne sürmektedir.
Marksist Estetik
Marksist Estetikİsmail Tunalı · Fol Kitap · 201916 okunma
224 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Kadro Dergisi 1932-1935 yılları arasında çıkan bir dergiydi. Bu dergideki fikir hareketine Kadroculuk Hareketi denmektedir. Dergide Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Şevket Süreyya Aydemir ve Vedat Nedim Tör gibi önemli isimler bulunurdu. Dergi devletçiliği ve sol ideolojiyi savunmaktadır. Dergideki tüm yazarların tümü Yakup Kadri hariç eski
Kadro Hareketi
Kadro HareketiMerdan Yanardağ · Destek Yayınları · 201223 okunma
Reklam
875 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.