O eve hem Nazım Hikmet hem de Alparslan Türkeş gitti "Nâzım ve Türkeş… İkisi de sürgün… Benim evimde… Belki de o zamanlar zıt insanlar zannedilirdi. Hiç de değil." Bu yıl Şubat ayında yitirdiğimiz yazar ve diplomat Aydemir Balkan'ın basımını göremediği kitabı "Tanıdığım Eşsiz İnsanlar" Tarihçi Kitabevi'nden çıktı. Balkan'ın
Sartre &Nobel
"Resmi payeleri hep reddettim. Legion d'Honneur'ü de kabul etmemiştim. Fransız Akademisi'ne de girmedim. Yazar kendisinin bir kuruma dönüştürülmesini reddetmelidir. Bu onur verici bir paye dahi olsa bunlar kişisel nedenlerim. Bir de, bu ödülü verenlerin konumundan dolayı kabul edemem. (…) Benim gibi yaşlı bir devrimciye böyle bir ödül vermek, kapitalizmin intikam alma girişiminden başka bir şey değildir." Diyordu Sartre "Nobel'i Neden Reddettim" isimli yazısında ve böylece Nobel Edebiyat Ödülü'nü reddeden ilk ve tek yazar oluyordu.
Reklam
Burada kalamam, geriye dönemem, ileriye gidemem
“Burada kalamam, geriye dönemem, ileriye gidemem” diye bitirdi sözünü çakır gözlü genç adam. (O konuşurken tansiyonum mu yükseldi, şekerim mi düştü, anlamadım. İlk söz alışından itibaren sürekli tutunacak bir şey aradım. Hem ne dediğini iyi biliyor hem de diyeceğini iyi diyordu. Acele edişinde, herkesten önce söz alışında bir tuhaflık vardı. Ve
Aşka Adanmış Bir Ömür Hz. Hatice
Aşka Adanmış Bir Ömür Hz. Hatice "Bebeğin adı Hatice olsun." diyor. "Bu çocuk hayırlı bir kız olacak. Baksana! Daha doğar doğmaz hayra vesile oldu Hüveylid." "Bu isim de nereden geldi aklına?" "Onu kabul ettiğiniz anda yüreğim bir kuş gibi çırpındı. Hatice kuşunun müjdeli cıvıltılarını işittim. Bu bebek de
Tam 1 yıl... Acı ve âdice ihanetin üzerinden geçen tam 1 yıl.. İçimizdeki hainlerin, vatanımıza karşı ayaklandığı, kanlı saatlerin üzerinden geçen tam 1 yıl.. Ömürler de geçse, asla unutulmayacak bir destan yazıldı. Kanla yazılan savunma destanı, canla korunmaya çalışılan ülke destanı... "Bir mıh bir nalı kurtarır, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu bir ülkeyi kurtarır." diyordu.. Evet, o gece ordumuz milletimizdi. Canı pahasına dimdik duran kahramanlarımız... Çünkü; ayakta ölmek, diz üstü yaşamaktan daha onurluydu. Mühim olan düşmemek değil, her düştüğümüzde el ele kalkabilmekti. Burası kitap sitesi, bu yazının ne işi var burada diyecek olan arkadaşlara şunu söyleyeyim; " Bazen hayat, en önemli kitaptır. Okuyabileceğimiz sayfaları olmasa da, hissedebileceğimiz ruhu vardır." Bazıları tarih okur, bazıları da tarih yazar. 15 Temmuz darbe girişiminde şehit olan tüm canlarımızı, cananlarımızı rahmetle, saygıyla, duayla anıyorum. Rabbim mekanlarınızı cennet nasip etsin. Alınlarınızdan ve güzel yüreklerinizden öpüyorum. Unutulmasın ki kanla alınan, sadece kanla verilebilir. Tüm hainler bir araya gelseler, 1 karış toprağımız kadar değere sahip dahi olamazlar. Allah'ın şaşmayan adaleti, elbet onun da hesabını soracaktır.. ~Pınar Akdeniz
Şiirin hayattan kovulduğu dönem Bugüne kadar 145 kitaba imza atan Yılmaz Odabaşı: Turgut Uyar, bir dönem “şiir çıkmazdadır, çünkü insan çıkmazdadır” diyordu; şimdilerde ise “şiir bitti, çünkü insan bitti” dememize ramak kaldı Yılmaz Odabaşı... Yazdıkları ve söylediklerinden dolayı başta Diyarbakır Askeri Cezaevi olmak üzere 4.5 yılı
619 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.