Rinzai[2] (Linchi) bir gün şöyle bir vaaz vermiş: «Duyu organlarınızın kapısından girip çıkan, çıplak etinizin ardında saklanan ünü sanı olmayan gerçek bir adam yaşıyor. Bu olguyu görmemiş olanlar bakın! Bakın!» demiş. Bir keşiş gelip sormuş. «Peki kimmiş o ünü sanı olmayan adam?» Rinzai hasır sandalyesinden fırlamış, keşişin yakasına yapışıp başlamış bağırmaya, «Sen söyle! Sen söyle!» keşiş duraksayıp ne söyleyeceğini bilemeyince usta yakasını bırakmış «Meğer o ünü sanı olmayan adam ne değersiz bir kıtıkmış?» demiş ve doğru odasına gitmiş.
Rinzai öğrencilerine karşı kaba ve açık sözlü tutumuyla ün yapmış bir ustaymış genellikle öyle yumuşak huylu, gevşek ustaların özelliği olan dolaylı, dolambaçlı yöntemleri hiç sevmezmiş. Bu açık sözlülüğünü herhalde Budizm’in temel ilkesi nedir diye soru sorduğu için üç kez dayak yediği ustası Obaku’ya (HuangNieh) borçlu olmalı. Zen’in soru soranlara tokatı basıp tartaklamaktan başka bir şey olmadığını sanmak kuşkusuz büyük bir yanlış olur. Eğer bunları Zen’in temel öğeleri olarak alırsanız ay’ı parmak sanan adamın düştüğü kadar büyük bir yanılgıya düşmüş olursunuz. Her şey için bu böyledir ama özellikle Zen’de dış görünümler, dış gösteriler en son ve kesin gerçek olarak alınmamalıdır.