“Anlatın bana, soğuk, demirden zırhlar kuşanmış şövalyeler,
Nasıl unutulur hatıralar,
Tam bitti derken hatırlananlar.
Kimse neden bahsetmiyor bu göz yaşlarından,
Başka bir yolu olmalı; ruhumu vermekten,
Neşemize cezir bu hatırlar,
Seninleyim, ne kadar uzakta olsan da,
Çok yakınımdasın!
Güneş batmakta, yıldızlar parlamak üzere,
Ah, keşke gün batımını görmek için burada olsaydın!
Hayır, korkmuyorum,
Artık hazırım!
Ruhumu teslim ediyorum.
Gel ey tatlı ilaç,
Gel ey doğru sözlü kılavuz.
Sonsuzluğa doğru yol alan tekneye beni de al!"