Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Saat kulesi onu vurdu. Bastian zamanın ne çabuk geçtiğine şaştı. Dersteyken saatler hiç bitmeyecek gibi gelirdi genellikle. Şu an aşağıdaki sınıfta Bay Dröhn'ün tarih dersi vardı; zayii, çoğunlukla aksi ve savaşların tarihlerini, olur olmaz kişilerin doğum tarihleriyle saltanat sürelerini kolayca aklında tutamadığı için Baslian'ı herkesin önünde küçük düşürmekten özellikle hoşlanan bir adamdı bu.
Ölüm tam bir ölümdü, doğum da, yeniden başlamanın bütün güçlükleri ile tam bir doğum.
Sayfa 369 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Kitaplığımdaki kitaplar bile bitap düşmüştü. Okuduğum ve okunmayı bekleyen bütün kitaplar, olmayı umduğum insanı yaratmaya, biçimlendirmeye çalışmaktan bitap düşmüşlerdi.
Artık genç değildim, unutulmaz şeyler yaşamıyordum, bunun yerine yaşadıklarımı tekrar tekrar hatırlıyordum: jetonları, pulları örneğin, kasetleri, öğrenci derneğinin düzenlediği piknikleri, bir zamanlar hayran olduğum Yüzyıllık Yalnızlık'ın giriş cümlesini... Hatırlamaktan yaşamaya vaktim ve takatim kalmıyordu. Aslında böyle biri olmayı hiç istemezdim, istememiştim.
"Saatler masumdur," diyor. "Günler, aylar masumdur. Ama sonunda hepsi bir olup karşısına çıkan her şeyi öldürür. İnsan yine de bu kumarı sürdürür."
"Yaşadığımızı anlamak telaşıyla..." diyor sakallı genç. "Bekliyoruz... Varlığımıza ikna olmak umuduyla bekliyoruz... Kısacık bir an için de olsa, ölmeden az önce de olsa varlığımıza ikna olmak umuduyla..."
Reklam
Siz hiç gerçek bir acıyla karşılaşmamışsınız. Annenizin hayatını çaresizce tekrar etmek ve sonunda bir eşelek gibi kalmak ne demek, bilmiyorsunuz.
Hayatta bazı şeylerin ya biraz geç ya da biraz erken gerçekleşmesi neredeyse bir yasa gibidir.
Bir bütünlük arıyorum çünkü kendimi darmadağınık hissediyorum, dağılarak yok olacakmışım gibi hissediyorum.
Ceren'i o zamanlar tanımış olsaydım, ona anların büyüsünü küçümsememesini söylerdim. İlk önce bunu söylerdim. Göz alıcı renklerde minik küreler, derdim, mükemmellikten sersemlemiş bir halde etrafımızda dolaşıyorlar, her yerdeler.
Reklam
Doğum da, ölüm de, sevinç de, acı da insanı var eden sancılardır Hükmüm kalem tutmakla, infazım şiirimle yazıldı Sakın unutma sevdiğim yaprakları olmayan tek ağaç vardır o da bedenin sallandığı darağıcıdır!
Hayır beyler! O korkunç bir andır! Kürtajın yasaklanmasını tartışmak yerine, gerçek bir cinsel eğitime, çeşitli koruma yöntemlerine, doğum kontrollerine kafa yorsak kürtaja da gerek kalmaz! Böylece sokağa terk edilen çocuklar, ölmesi için çöplüklere bırakılan bebeler olmaz. Biz kadınlar, hepimiz kürtaja karşıyız. Çocuğumuzu bize uygun olacak zamanda doğurmak istiyoruz. Kürtaj herkes için acılı, trajik bir deneyim. Papa bunun ne olduğunu bilemez, ama biz kadınlar iyi biliriz.
Sevgi doğum yapar, sevgi yaratıcıdır; korku iktidarsızdır.
bu cümle, yazmayı öğrendiğimin kanıtıdır. bu cümleyse, okumaya devam ettiğinin kanıtı. birlikte, iki kanıtı olan bir suç işleyeceğiz. bir hayata son vereceğiz. ancak korkma. doğum yeri belli olmayan ölümün serpilişi o kadar yavaş olacak ki ölenin kim olduğunu anlamayacaksın. işlediğin bir suçtan ötürü, belki de ilk kez pişmanlık duymayacaksın. belki de o gün geldiğinde, bir hayata son vermenin suç olmadığına inanacaksın.
Karanlıklar üstünüze çöktüğünde, şöyle deyin: 'Bu karanlıklar henüz doğmamış şafaktır; her ne kadar gecenin doğum sancıları içime dolsa da, tepelere doğan şafak bana da doğacaktır.'
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.