..
"Eğer ehl-i dünya tarafından maruz bırakıldığım şu eziyet, şu sıkıntı, şu baskılar ayıplı ve kusurlu nefsim için ise hakkımı helâl ediyorum. Nefsim belki bu sayede ıslah olur, hem bunlar günahlarıma kefaret hükmüne geçer. Dünya misafirhanesinin sefasını çok gördüm, azıcık cefasını çeksem yine şükrederim.
Eğer ehl-i dünya bana, imana ve Kur’an’a hizmetkârlığım sebebiyle baskı yapıyorsa onun müdafaası bana ait değil. Onu Azîz-i Cebbar’a havale ediyorum.
Eğer istedikleri, asılsız, riyaya sebep olacak ve ihlâsı kaçıracak yalancı bir şöhreti kırmak için insanların bana alâkasını azaltmak ise onlara rahmet.. Çünkü insanların alâkasını elde etmek ve gözünde şöhret kazanmak, benim gibi kimseler için zarardır, zannederim. Benimle görüşenler bilir ki, şahsıma karşı hürmet istemiyorum, aksine, bundan nefret ediyorum. Hatta kıymetli, mühim bir dostumu fazla hürmeti sebebiyle belki elli defa sertçe ikaz etmiştim.
Eğer şahsımı çürütmekten ve beni gözden düşürmekten maksatları, tercümanlık ettiğim iman ve Kur’an hakikatleri ise gayretleri boşunadır. Zira Kur’an yıldızlarına perde çekilmez. Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar, başkasına yapamaz."