Oysa Ramazandı ve biz ve Veysel'le camileri dolaşıyorduk. Geçen yıl katıldığın kursta tanımıştım Veysel'i. İçimdeki yalnızlığı fark etmişti, bende anlatmaya doyamamıştım. Profesör olduktan sonra yapacak bir işi kalmayan ve esasen yolun sonuna yaklaştıkça bir çıkmazda olduğunu gitgide kavrayan bir baba, ömrünü bu adamı bir yere -hangi yere- getirmek için harcamış bir anne. Ne demek hangi yere? Pek tabii kendi babasının ulaşamadığı bir yere.. O yer... âh o yer... işte ondan kaçmış olacaktım.
Sayfa 67 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
İçimdeki yalnızlığı fark etmişti, ben de anlatmaya doyamamıştım.
Reklam
Hastalık hiç bu kadar içimi hüzne boyamamıştı
Umut un adı Ali olsaydı adı ona hiç yakışmıyor Ali ona ne de güzel yakışırdı. Umutsuz vaka olan Bi hastalıkta umut tan nasıl bahsedilir ki... Hayat kötü bir şaka mı zaten!?
Umut & SanemKitabı okudu
Her gün kokuşmuş zindanlardan ölüme insanlar gidiyordu taş sokaklardan ve giyotin hala doyamamıştı, giyotin kana hala öylesine açtı.
Sayfa 201 - SisKitabı okudu
Karanlığı seviyorum. Saçlarına benziyor diye, çünkü seni ölüm aldığı zaman başında beyaz yoktu. Ben sana daha doymamıştım Anne.
Sayfa 17 - Bağlam
İnsanın kendi acısını sevmeyi isteyerek, bütün mutsuzluk zirvelerinde aslında bir haz olduğunu bilerek, kendi yarasını kasten kurcalama ihtiyacı duymasına kadar varan o kötücül duyguya kapılmadan duramamıştım.
Reklam
657 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.