Yalom'un ilk olarak Nietzsche ağladığında kitabını okumuştum ve okumaya doyamamıştım. Bu kitabın konusu da yine benim özel ilgi alanım olan Varoluş felsefesiyle bağlantılıydı. Okumaya ilk başladığımda Nietzsche ağladığında ile aşırı benzerliği beni biraz hayal kırıklığına uğratmıştı daha sonra ise farklılıklar ortaya çıkınca okumaya başladığıma
Oysa Ramazandı ve biz ve Veysel'le camileri dolaşıyorduk. Geçen yıl katıldığın kursta tanımıştım Veysel'i. İçimdeki yalnızlığı fark etmişti, bende anlatmaya doyamamıştım. Profesör olduktan sonra yapacak bir işi kalmayan ve esasen yolun sonuna yaklaştıkça bir çıkmazda olduğunu gitgide kavrayan bir baba, ömrünü bu adamı bir yere -hangi yere- getirmek için harcamış bir anne. Ne demek hangi yere? Pek tabii kendi babasının ulaşamadığı bir yere.. O yer... âh o yer... işte ondan kaçmış olacaktım.