Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Enes Başak

Enes Başak
@drenesbasak
176 syf.
7/10 puan verdi
21. Yüzyılın en çok takip edilen ve bir o kadar da tartışılan tarihçisi Yuval Noah Harari, eserleri 60 dile çevrilen ve toplamda 30 milyona yakın satan bir isim. Kendisini tarihçi ve filozof olarak tanıtan Harari, mevcut bilimsel verileri iyi analiz ederek ve bu analizler sonucunda sorular sorarak ve tahminlerde bulunarak eserlerini yazdığını
Durdurulamayan İnsanlık: Dünyanın Hâkimiyetini Nasıl Ele Geçirdik
Durdurulamayan İnsanlık: Dünyanın Hâkimiyetini Nasıl Ele GeçirdikYuval Noah Harari · Kolektif Kitap · 2022811 okunma
Reklam

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
96 syf.
6/10 puan verdi
Murat Nedim, gençlik yıllarında mizah dergilerinde çizgi öyküler yazarak, edebiyatla tanıştı. Ekonomi eğitimini yarıda kesip, gazeteciliğe başladı. Uzun yıllar yazılı ve görsel medyada muhabir, editör, yazı işleri müdürü ve köşe yazarı olarak çalıştı, binden fazla röportaja imza attı. Senarist ve reklam yazarı olarak çeşitli projelerde görev aldı. Yazarlık ve serbest gazetecilik dışında halen sosyal medya ve internet projelerine danışmanlık yapmaktadır. “21. Yüzyılın En tartışılan Tarihçisi” eseri Yuval Noah Harari’nin kitaplarını ve çeşitli konulardaki görüşlerini anlatıyor. Harari, 60 dile çevrilen ve toplamda 30 milyona yakın satan “Homo Sapiens”, “Homo Deus” ve “21. Yüzyıl İçin 21 Ders” kitaplarının yazarı. Kendisini bir tarihçi ve filozof olarak tanıtan Harari, klasik tarih metinciliği yerine, geçmiş olaylar ile geleceği bulmaya çalışan, bunlardan dersler çıkaran ve iki uçlu sorular soran bir isim. Her ne kadar kitapları çok satanlar listelerini altüst etse de Harari’ye yöneltilen güçlü olumsuz eleştiriler bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi ise iki uçlu sorular ve cevaplarda kendi politik görüşlerine uygun cevapları uzun uzadıya anlatırken, kendisine muhalif görüşlere çok az değinmesidir. Ayrıca bir diğer eleştiri noktası, tarihsel gerçekler kadar kurgusal bir metin yazarı olmasıdır. Bu da eserlerinde gerçekler ile kurguların birbirine karışmasına sebep olmaktadır. Tüm bunlarla birlikte, çok farklı sorular sorması ve değişik bakış açıları kazandırması bakımından Harari okunması gereken bir yazar diyebiliriz.
Yuval Noah Harari - Tarih, İnsanın Tanrı Oluşuyla Sona Erecek
Yuval Noah Harari - Tarih, İnsanın Tanrı Oluşuyla Sona ErecekMurat Nedim · Kara Karga Yayınları · 2020222 okunma
216 syf.
6/10 puan verdi
Amerikalı yazar Charlotte Perkins Gilman, feminizm üzerine olan faaliyetleri ve eserleri ile bilinir. Henüz kadınların oy kullanma hakkının olmadığı bir dönemde yaşayan Gilman, evrimsel kökenlerde kadınların değerli izlerini arar. Yaşadığı olayların çarpıcı etkilerini de eserlerine aktarır. 1915 yılında yayınlanan “Kadınlar Ülkesi”, sadece kadınların olduğu bir ülkeyi konu alır. Eser, Yunan mitolojisindeki Amazon Kadınları’nı anımsatır. Sadece kadınların olduğu bir bölgeye dair söylentiler duyan üç erkeğin bu ülkeyi keşfetmesinden sonra yaşananlar anlatılır. Bu üç erkekten biri ataerkil düşüncenin sonsuz savunucusudur. Gilman, feminizme dair düşüncelerini, bu karakterin kadınlar hakkındaki saplantılı görüşleri üzerinden açıklar. Erkek karakterler sadece kadınların olduğu bir toplumun ilkel, işbirliğinin düşük, zekânın ise ortalamanın altında olmasını beklerken durum bunun tersidir. Yüksek düzeyli bir teknoloji olmasa da bu toplum etik değerler, işbirliği ve çocuk eğitimi üzerine ciddi başarılara sahiptir. Eser, bilimkurgudan ziyade eğitim-sosyoloji türüne daha yakın. Erkeklerin olmadığı bir toplumda kadınların biranda kendi kendine hamile kalması, yazarın bu konuda bir söylem geliştiremediğini veya kolaya kaçtığını gösteriyor. Okuma zevki açısından orta düzeyde bir eser olmakla birlikte, kadınlara dair yanlış düşüncelere ve ataerkilliğe karşı 1915 yılında güçlü bir söylem geliştirmesi bakımından eseri önemli kabul ediyorum.
Kadınlar Ülkesi
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 201812bin okunma
Reklam
200 syf.
8/10 puan verdi
2021 yılında “Deli Tarla” eseriyle Sait Faik Hikâye Armağanı'na layık görülen Şermin Yaşar, edebiyat dünyamızın üretken simalarından biri. 40 yıllık ömrüne 30 kadar eser sığdıran Yaşar, daha çok çocuk kitapları ile tanınıyor. “Dedemin Bakkalı” eseri Yaşar’ın kendi hayat hikâyesinden bir kesiti oluşturuyor. Köyde dedesinin bakkalında çıraklık yaparken yaşadıklarını, bir çocuğun gözünden anlatıyor. Yetişkinler ile çocukların dünyaları, beklentileri ve anlayış düzeyi arasındaki farklılıkları gözler önüne seriyor. Yetişkinlerin çocukların dünyasına inmesi gerektiğini belirten yazar, yetişkinler ile çocuklar arasındaki iletişim sorunlarının daha çok yetişkinlerden kaynaklandığını belirtiyor. Çocuklar ile iletişim kurmak bazı insanlar için gerçek bir sorun. Doğru ve etkili bir iletişimin özünde karşılıklı beklentilerin farkında olmak ve anlayışlı davranmak gerekiyor. Çocuklarda bu çok daha büyük bir önem kazanıyor. Bu noktada çocuk kitapları büyük öneme haiz. Yerli çocuk edebiyatında maalesef halen kat etmemiz gereken çok büyük mesafeler var. Bu alanda kaliteli yazarların yetişmesi için edebiyat dünyasının özel bir çaba göstermesi gerekiyor.
Dedemin Bakkalı
Dedemin BakkalıŞermin Yaşar · Taze Kitap · 20189,4bin okunma
144 syf.
8/10 puan verdi
1852 yılında Maine’de doğan Edward Page Mitchell, “bilimkurgunun kayıp devi” olarak bilinir. 30 kadar kısa öyküsü bulunan Mitchell, eserlerinin çoğunu çeşitli gazetelerde isimsiz olarak yayınlar. Bilimkurgunun bir tür olarak edebiyat dünyasında yer edinmesinde önemli bir paya sahip olan yazar, gelecekteki bazı buluşları 150 yıl önce tahmin etmesiyle, zihin dünyasının ne kadar güçlü olduğunu ispatlar. “Geri Giden Saat” eserinde Mitchell’in 1874-1885 yılları arasında yazdığı 9 öyküsü yer alıyor. Bu öykülerde Mitchell bilimkurgunun sınırsız dünyasında bazı tahminlerde bulunuyor. Eşsiz mühendislik harikaları, ruh incelemesi, ışınlanma, robot, insanların fiziksel olarak dondurulması, görünmezlik ve zaman yolculuğu bu eserdeki öykülerin ana temasını oluşturuyor. Zaman yolculuğuna dair bilinen ilk bilimkurgu öyküsü bu esere de adını veren “Geri Giden Saat” olarak kabul edilmektedir. Bilimkurgu yazarları çoğunlukla uçuk kaçık insanlar, eserleri ise son derece hayali ürünler olarak algılanırlar. Ancak hayal olmadan gelişim elde etmek mümkün değildir. Bilimkurgu eserleri geleceğe doğru atılan taşlardır. İnsanoğlunun ulaşmak istediği sınırlardır. Bu bakımdan bilimkurgu türü, bilim dünyası için hatırı sayılır bir miktarda araştırma konusu içermektedir. Bilimkurguya bu açıdan bakmak daha faydalı olacaktır.
Geri Giden Saat
Geri Giden SaatEdward Page Mitchell · İthaki Yayınları · 2021723 okunma
152 syf.
7/10 puan verdi
Sovyet asıllı Arkadi ve Boris Strugatski kardeşler, eserleri sinemaya da uyarlanan önemli isimler. Çalışmaları ile adlarından söz ettiren yazarlar, çeşitli sebeplerle Sovyet rejiminin de baskılarına maruz kalırlar. Yazarların “Kıyamete Bir Milyar Yıl” eseri 1977 yılında ağır sansürlerle yayınlanır. “Kıyamete Bir Milyar Yıl” eserinde, dünya çapında bir buluşun eşiğinde olan bir Sovyet bilim insanının başından geçenler anlatılır. Karakter bilimsel çalışmalarına her odaklanmak istediğinde tuhaf olaylar sebebiyle çalışması engellenir. Evine gönderilen içki kutuları, şehveti temsil eden kadın figürü, rejimin adamları tarafından takibe uğraması gibi tuhaf olaylar zinciri sebebiyle bu bilim insanı bir türlü çalışmalarında ilerleyemez. Karakterin bilim insanı dostları da farklı ve tuhaf sebeplerle çalışmalarına devam edemezler. Bu durumun ancak doğaüstü sebeplerle açıklanabileceği belirtilir. Eserde anlatılan baskılar Sovyet rejimine karşı yapılmış titiz bir mizahi eleştiridir. Yazarlardan Boris, Kheifets vakası sırasında rejim tarafından kendisine yaşatılan baskıları unutamaz. Esere ilham veren de bu dönemde yaşadıklarıdır. Bunun farkında olan rejim, eseri ciddi sansürlere tabi tutar. Eser uzun yıllar boyunca tam metniyle yayınlanamaz. Bu durum, Sovyet rejiminin baskılarının halkın tüm katmanlarına yayıldığının bir ispatı niteliğindedir.
Kıyamete Bir Milyar Yıl
Kıyamete Bir Milyar YılArkadi Strugatski · İthaki Yayınları · 20151,786 okunma
336 syf.
7/10 puan verdi
Amerikalı yazar Walter Tevis, eserleri sinemaya da uyarlanan başarılı bir yazar. Bir süreliğine çocuk esirgeme yurdunda kalan Tevis, bu dönemde kendisine yüksek dozda verilen fenobarbital ilacının etkisinde kalır. Ayrıca sonraki yıllarda, alkol ve kumar bağımlılığı yüzünden çeşitli sorunlar yaşar. Gerek bunlar, gerekse sonradan yaşadıkları belirgin bir biçimde eserlerine yansır. 1983 yılında yayınlanan “Vezir Gambiti” eserinde Tevis, bir yetimhanedeki kız çocuğunun satranç dünyasındaki dâhiyane ve hızlı yükselişini konu alır. Satranca dair içten gelen bir yeteneği olan karakterin yaşadığı sorunlar, alkol ve ilaç bağımlılığı, özel hayatındaki çalkantılar satranç başarısında bazı duraklamalara sebep olur. Eserde satrancın erkek egemen bir spor olarak kabul edildiği ve kadınların bu alanda dışlandığı anlatılıyor. Ancak eserin genel muhtevasında feminizme dair derin tespitler yapılmıyor, bu konu sadece üstünkörü ifadelerle geçiştiriliyor. Bazı yerlerde eserin kurgusu yavaşlıyor. Böyle yerler, karakterin özel hayatındaki gelişimlerle süslenmeye çalışılıyor ancak bence buralar sıkıcı duruyor. Soğuk savaş döneminde Amerika ve Rusya arasında entelektüel alanda satranç kapışması yaşanmış ve Rusya 25 yıl gibi uzun bir süre boyunca üstünlüğü elinde tutmuştur. Eserde Amerikalı kadın satranç oyuncusunun Rus oyuncu karşısında dünya şampiyonu olması, hem bir feminizm başarısı hem de Amerika’nın satrançta Rus liderliğini sonlandırması olarak aktarılıyor. Eser bu bakımdan, tarihi gerçeklere ışık tutması ile de anlam kazanıyor. Bu eserin mutlaka okuma listenizde yer alması gerekiyor.
Vezir Gambiti
Vezir GambitiWalter Tevis · İthaki Yayınları · 20201,798 okunma
208 syf.
7/10 puan verdi
Fransız yazar Pierre Boulle, tam zamanlı yazar hayatından önce çeşitli sektörlerde çalışır. Bir dönem asker olarak Çin, Myanmar ve Endenozya'da görevler alır. İki yıl Japonya’da esir olarak yaşar. Asker olarak yaşadıkları, sonraki yıllarda eserlerini yazmasında kendisine yardımcı olur. “Maymunlar Gezegeni” eseri 1963 yılında yayınlanır. Boulle bu eserinde, uzak bir gelecekte galaksiler arasında yolculuk yapan bir grup insanın gittikleri bir gezegende yaşadıklarını anlatır. Bu gezegende maymunlar son derece gelişmiş iken, insanlar gezegenin ilkel tabakasını oluşturur. Bir yandan bu noktaya nasıl gelindiğini anlamaya çalışan karakterler, bir yandan da dünyaya dönmenin yollarını ararlar. Eserde çarpıcı olan durum klasik evrim teorisine çomak sokmasıdır. Eserde bahsedilen gezegendeki duruma gelişin sebebi olarak iki temel argüman sunulur. Bunlardan ilki, insanların düşünme ve dilbilimde uzun yıllar tembel kalması sonucunda insan ırkının çöküşüdür. Diğer argüman ise, insanları taklit eden maymunlarda bir gelişim sürecinin yaşanmasıdır. Bu durumun yaşanması gerçekten mümkün müdür? Kapalı bir ekosistemde, dilbilim ve kültürel yoksunlukla büyüyen insanlar ilkel canlılar olarak mı kalırlar? Yoksa insan ırkının geldiği evrimsel son noktadan devam etmenin bir yolunu bulurlar mı? Bunlara dair araştırmaları incelemek anlamlı olabilir. Okuma listenize ekleyebileceğiniz bu güzel eser, “Maymunlar Cehennemi” filmine de ilham veriyor. Son derece çarpıcı bir son ile biten eser, okuyucuya keyifli bir okuma süreci sunuyor.
Maymunlar Gezegeni
Maymunlar GezegeniPierre Boulle · İthaki Yayınları · 20185,3bin okunma
623 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.