Artık yalnızca anlarda mutlu oluyorum. Mutluluğun anlarla tartıldığı yaşlara geldik. Hiçbir mutluluğumuz, neşemiz, keyfimiz geniş zamanlara yayılamıyor artık.
Ben bakarken zaman geçiyor üstümden, küçücük bir direnişimle bile karşılaşmadan kolayca geçiyor; süt akışkanlığıyla, yağ kıvamıyla ve sular gibi her şeyi yansıtarak gürültüyle geçiyor...
Korkular geçiyordu içimden o sırada; adını veremediğim, derinliğini bilemediğim, bir ucu bende bir ucu bilinmezde, tül ağırlığında, gece karanlığında korkular.
Ve şayet insanlık, her defasında yeniden o lanet olası çılgınlığa kapılıp yoldan çıkmasaydı ve kendisine olaylara hükmetme gücünü vermiş olan aynı araçlarla kendini yok etmeye kalkışmamış olsaydı, mekana ve zamana karşı kazandığı bu zafer sayesinde sonsuza kadar birlik içinde kalması ne muhteşem olurdu!