İçinde iki farklı Atiye vardı sanki; biri delicesine ait olmak, anlamlı bir bütünün içinde erimek, diğeriyse bağlarını koparıp heyecan verici bir bilinmezliğe yelken açmak istiyordu.
Hafiflemelisin -ki bu kolay değildir-çünkü sana ailenin ,öğretmenlerinin,okullarının öğrettikleri yardımcı olmaz,aksine bunlar seni aşağı çeker.Beni dinlerken daha önce öğrendiklerini arkanda bırakmalısın.Sen onlar gibi ölümlü bir yaşamı ve ayakta kalmaya çalışmayı öğrendin.Hatta ölümü bile ölmeden deneyimledin.Sınırlanmış,bilinçli insan olmak deneyimlediğin gibiydi.Uykuda hayatlar ve bedenler…İnsanlık binlerce yıldır kıt ve sınırlı varlıkların mücadelesini izliyor.Tanrı bile onlarla arasına perde çekti ve oradan iletişim kurdu.İşte Atiye,insanlar uyutuldular ve uyudular fakat sen uyandın.
"Tıpkı insanlar gibi, gökyüzünün de bir hayatı vardır. Onun da dönüm noktaları, geçişleri, dertleri vardır. O da bir hikâye anlatır bize. Ama biz ona kulak vermek yerine duymak istediğimizi duyarız. Sonra da sıkıcı deriz, öfkeli deriz ona..."
"Ne hikâyesiymiş o?" diye sordu Atiye.
"Ben her gece yeniden şans veririm
-"Her arayan bulamaz" dedi yaşlı kadın.
-"Ama bulanlar arayanlardır" diye tamamladı Atiye kadının cümlesini,"öyle değil mi?"
-"Hayır" dedi kadın."Bulanlar bulanlardır."
-Her kapı açılmak ister Atiye. Bu onun amacıdır, kaderidir, yeter ki sen engel olma!
-Ben ona nasıl engel olabilirim ki?
-Arkasında seni bekleyen şeylerden korkarak...
"... Atiye adıyla işaret edilen kimdi? Bir birey miydi yoksa içinde yaşadığı toplumun inanış ve değerlerinin bir toplamı mıydı? Herkes gibi o da bir ezberden mi ibaretti? Ne olduğunu unutup kendi içine yuvarlanmış dipsiz bir kuyu muydu? Biri gelip ruhunu acıtan şeyi sorsa, parmağını bastırıp gösterebileceği bir yer yoktu."