Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Muhteşem kesinlikle tavsiye ediyorum. ÜŞENMEDEN OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM ! BÜTÜN ANNE BABALARIN VE ÖĞRETMENLERİN OKUMASI GEREKEN BİR HİKAYE Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir
Dostoyevski'nin idamdan kurtuluşunun yansımaları... Ümit Yıldırım "Nerede okumuştum, hani bir idam mahkûmu ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: 'Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir
Reklam
8,5
İtalyan sinemasına ve tarzlarına hayran birisi olarak İtalya'nın tartışmasız en önemli eserini-en önemli yönetmenine değinmezsem olmazdı. 8,5 filmi bir ilham kaynağıdır. Filmin ana karakteri zavallı yönetmen Guido Anselmi'nin gerçek ile düş arasında gidip gelen çarpık düzeni hepimize tanıdık gelir. Kimi zaman Bergman'ın Persona'sı, kimi zaman
FRANZ KAFKA HİKAYELER
Tapınan’la Söyleşi: Dua eden kıza gönlünü kaptırır ve onu görmek için her akşam kiliseye gider. Tapınanları seyredip gözlemlerken genç bir adam dikkatini çeker. Artık gönlünü kaptırdığı kızdan ziyade rahatsız davranışlarıyla genç adamı izler. Bir gün genç adamı kiliseden yaka paça çıkarır sert bir şekilde sorgular. Her zamanki gibi sarhoş olan
ALINTI YAZARLAR HAKKINDA
1. Fyodor Mihailoviç Dostoyevski: Edebiyatın dev ismi Dostoyevski epilepsi (sara) hastasıydı. Homofobik ve iflah olmaz bir kumarbazdı. Çocukluğunu Moskova’daki Marya Hastanesi’nin bir lojmanında, zorba ve alkolik bir baba ile hasta bir anne arasında geçirdi. Henüz çok genç yaşlarda annesini, babasını, eşini ve ağabeyini kaybetti. Daha sonra ise 3
Bir Yudum Kitap
Srebrenitsa Soykırımında hayatını kaybeden 1 günlük Fatima Muhiç'in ve alçakça katledilen 8372 Bosnalının anısına... Bazen öyle çirkinleşiyor ki dünya; insan şikâyet ettiklerinden, mesele ettiği konulardan utanıyor. Neler oluyor bize derken, ne olmuştu bize demeyi unutuyoruz da, bütün bunlar bu yüzden tekerrür ediyor. O vakit, affedin fakat
Reklam
Var bir umut... Bundan elli yıl sonra ülke nasıl olacak diye merak ediyorum. Bu soruyu Eco da soruyor, torununu bekleyen hayatı düşünerek Türkiye’de 600 binden fazla kişinin çiftçiliği bıraktığı yer almıştı gazetelerde. Köylerden kentlere göçün artması ve savaş vesilesiyle göç eden Suriyeliler, sosyolojik yapıda bir dönüşümü de peşinden
Papazı öğretmenle karıştırmak istemiyorum.
Victor Hugo, yüz altmış yıl öncesinden, akılcı, hümanist, laik, aydınlanmacı eğitimden sapmanın bir ülkeyi nereye götüreceği konusunda tarihe not düşüyor, ders alınması için, tabii alınırsa… Teşekkürler Victor Hugo! Fransa. 15 Ocak 1850. Cumhurbaşkanı Louis Napoléon tarafından “Ruhban Partisi”nin (le Parti clérical) desteğiyle Milli Eğitim
Bir Yudum Kitap
Öyle bir asırdayız ki, yeryüzünü fenalık doldurmuş. İnsan; hiç yaşamadığı, görmediği günleri özlüyor. Ne tuhaf. Shakespeare, "Öyle kirli ki gökyüzü, temizlenemez fırtınasız." der. Bir güzellik fırtınası elbet kopacak sevgili okur. İyilik yağacak beyaz bulutlardan. Var olun. Joseph Conrad - Karanlığın Yüreği Çevirmen: Erhun Yücesoy,
V’eda Gerçekliğin içinde veya hayalimde bile değilken neredeyim ben? Ne aradığıma dair herhangi bir fikrim yok. Belki de böylesi iyidir derken o kadar uzaklara düşüyorum ki kendimi labirentin en başında buluyorum. İşte öylesine uzak yaşadığım duruma, öylesine uzak şeylere karşı bir ilgi uyanıyor içimde. Dikkatlice sokulup kulak kabartıyorum. Koyu
469 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.