Karanlıklar, zulmet, taassub, gericilik dedikleri Osmanlı'da kötüler kötü, iyiler iyiydi. Dost hakikaten dost, düşman merd idi. Düşman düşman ile merdçe mukabele eder idi. İkisi birbiri ile kalem ile, kılıç ile merdane savaşır idi. Savaştan sonra kimse kimseye elleşmez, sövüşmez idi.
Medeni denen şu çağda; ne dost dost, ne düşman düşman. Ne fikir hürriyeti, ne hayat hürriyeti.
Küfür ettiğin, tahkir ettiğin bu necib, aziz milletin münevveri gibi bir tek münevver yetiştirebildin mi ey sefih, bedbaht Avrupalı.
Senin medeniyetin dahi İslamın, Endülüs'ün mirası.
İlim, müminin yitik malıdır, nerede bulsa onu almalıdır der Fahr-ı Kainat asm.
Işık, Doğu'dan gelir der Meriç Üstad.
Hangi hakiki münevver tek bir karıncaya zarar verir, kim ile elleşmiş, dilleşmiş.
Var ise malumatın, delilin getir, fikret; küfür ile taş ile sopa ile işi olmaz münevverin.
Sözüm odun gibi olsun; yalnız hakikat olsun. Çöplerde ailesi ile birlikte sefilce ölüme terk edilen büyük Hakiki Kahraman Mehmed Akif Ersoy Üstadım Atamız
Bizim hakiki milliyetimiz insanlığımızdır. Aliya İzzet Begoviç
İnsanlar ya senin dinde kardeşindir, ya da hilkatte. Hz Ali ra
Bütün Müslümanlar kardeştir. Allah CC
Bu millettir senin asıl ecdadın.
Alacak isen yalnızca ilmini al küffarın.