Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Geceyi atlatmak için iki gezgin Melek epey varlıklı bir ailenin kapısını çalmışlar aileden bekledikleri misafirperverliği göremeyen bu İki Melek, ailenin kaba tavrı ile karşılaşmış ve aile onlara koca evde misafir odalarından birini vermek yerine bodrumdaki soğuk bir bölümü göstermiş. Melekler Bu soğuk bölümde uyuyacak yer hazırlarken yaşlı Melek
Ama atasözlerimizden birinin dediği gibi "Ağız, duvardaki bir delik değildir, bunu çamurla kapatamazsın " .
Reklam
Ağız, duvardaki bir delik değildir, bunu çamurla kapatamazsın.
Bir delik gören insan onu kendi etiyle kapatmak ister. Çocuk bir delik gördüğünde parmağını ya da kolunu sokmadan edemez. Demek ki delik kendimi içine akıtarak varlığımı hissetmemi sağlıyor. Bir deliği kapatmak demek varlığın dopdolu olabilmesi için vücudumu feda etmem anlamına geliyor. Yani kendi varlığının şuurunda olmanın baskısıyla objektif varlığı Tamamlamak. Burada insan olmanın en temel eğilimlerinden birini yakalıyoruz: Doldurma eğilimi. Çocuklukta, ergenlik çağında ve yetişkinde hep aynı eğilim. Hayatımızın önemli bir kısmını delikleri tıkamakla, boşlukları doldurmakla geçiriyoruz. Tam ve dopdolu bir varlığı sembolik olarak gerçekleştirmek için. Çocuk ilk yıllardan itibaren kendi vücudundaki delikleri fark eder. Yüzündeki delikleri parmaklarıyla tıkamaya çalıştığında parmağın ıslanarak erimesini, dudak ve damakla bütünleşmesini bekler. Duvardaki çatlakları sıvayla kapatır gibi; yoğunluk arar çocuk. Parmenides’in homojen ve dışbükey yoğunluğudur bu. Parmağın emme yoluyla yapışkan bir macuna dönüşmesi içindir. Tıkama, doldurma eğilimi yemek yemenin temelidir. Yemekler ağzı tıkayacak olan macundur. Yemek yemek insanın kendi içindeki boşluğu doldurmasıdır.
. "Ağız, duvardaki bir delik değildir, bunu çamurla kapatamazsın".
Ağız, duvardaki bir delik değildir, bunu çamurla kapatamazsın.. ||Atasözü||
Reklam
Kaçmaya çalışmak, yakalanınca başlarına gelebilecek katmerli felaketleri bildikleri halde buna yeltenmek, bir esaretin umutsuzluk derecesiyle orantılı görünmektedir. Heberer de kaçmayı dener. Kahire'den İskenderiye'ye vardıklarında yeniden hapishanelerine yerleşirler. Buradan kurtulmak için duvardaki taşları sivri tahta parçalarıyla gevşetmeye başlarlar. Hayli kalın olan duvarda birkaç gece uğraşıp didinerek bir delik açmayı başarırlar. Hatta duvarın öte tarafındaki aydınlığı bile görürler. Sabaha karşı deliğin nereye açıldığını gördüklerinde hayal kırıklıkları çok büyük olur: bir Yahudi'nin avlusuna! Hemen başlarına daha büyük bir bela açmamak için taşları usul usul yerleştirirler.
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.