Sahici bir söylev, sahte duyguları, olmayan ateşi körükleyebilecek nitelikte.
Vaazdan sonra, ateşten o kadar korkarlardı ki,evlerinde birkaç gün mangal yakmadıkları olurdu.
Örf ve âdetlerin fertleri yönettiği, hiç de zengin olmayan, muhafazakâr kasaba hayatının insana bahşettiği en büyük nimet, şüphesiz, derin bir iç dünyası ve yüce duygular gibi sıkıntılardan onu kurtarmasıydı.
Reklam
"Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşekleri, daha leziz yemekleri ve daha neşeyle dostlara sığınıyorlardı."
Benim nefesimi enselerinde hissettiklerinde, nedendir bilinmez, insanlar ilâhi duygulara boğuluverirler. Ama görünüşe bakılırsa, sen pek oralı olmuyorsun.
Bunun üzerine ölüm, ihtiyara şöyle cevap verdi: - "Her insan ancak bilmediği şeyden korkar. Korkusunu yenmek için bilmek ister. Fakat bilmesi için araması gerekir. İşte, din de bu arayış değil midir? Bununla birlikte, eğer insan bir şeyi arıyorsa, onu bulmuş ve ona kavuşmuş da değildir. Kavuşamadığı şeye erişmek için can atar. Eh! Bu da aşktır işte! Kısacası, yolumuzu şaşırmış değiliz. Korkudan arayışa, arayıştan ise aşka geçtik. Hikayeleri anlatırken, elimizde olmadan seçtiğimiz üsluba bakılırsa, daha önce geçtiğimiz yerlerden tekrar geçmiş bulunduğumuz kesin. Çünkü bu üç duyguya da aşina görünüyoruz. Ne korku, ne arayış, ne de aşk bizi şaşırtıyor. Bu duygular, gönlümüzde çoktan dinmiş fırtınalar gibi. Benim için bu durum fazlasıyla alelade. Ama senin için fevkalade gözüküyor. Arayış bitince, aranan şey artık bir kez bulunduğu için, korku da aşk da biter." İhtiyar ise, cevabı hemen yapıştırdı: - "İşte o zaman meşk başlar!" Ölüm bozulmuştu. Çünkü ona göre bir ruhu kasıp kavuran fırtınanın dinmesi, duygusuzluk ve kayıtsızlıkla sonuçlanırdı. Bu yetmiyormuş gibi ihtiyar, bir de sözlerine şunu ekledi: - "Zaten cennet de budur!" Sanki beklemediği bir şey daha işiten Ölüm'ün dikkatle baktığı ihtiyar, şu son sözü de söylemeden edemedi: - ".... ve gülümseyen herkes cennete bakıyor demektir."
Sayfa 204 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Gece yarısı gelecek olan delikanlıyı elkimya odasında beklerken Ebrehe, hissettiklerinin kadınlara özgü birtakım duygular olduğunu sezdi. Hayatını kurtardığı için bu gence şükran duyması gerekirken, aynı nedenden ötürü ondan nefret ediyordu. Küstahlık edip kendisini aşağıladığı için ondan nefret edeceği yerde, onu seviyordu.
Sayfa 143 - İletişim Yayınları
Reklam
293 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.