Baya baya da gayesiz haa öylesine vurdum duymazlığın dümdük dik alasından hemide, yolumu yine aydınlatan sokak lambaları , araba farları ve birde trafik lambaları . . . Yürümek gerek bazen
Zaman zaman eski kitap satan yerlere uğrarım. Güzel kitaplar olur çoğu zaman. Alır koyarım kütüphaneme. Dün, sık uğradığım bir yere yine uğradım. Sahibi yoktu. Herhalde yemeye gitmiş olmalı. Lakin dükkanın önündeki tezgahta mevcut kitaplar açıktaydı. Hem zaman öldürmek hemde sahibinin gelmesini beklemek için tezgahtaki kitaplarla haşır neşir oldum. Yan yana duran İpek Ongun'un " Yaş On Yedi" iki kitabından birini aldım .elime; ilk sayfayı çevirdiğimde sanki elim yandı, yüreğim sızladı, gözlerim buğulandı.. attım elimden kitabı.
O, sararmış saman rengini yitirmeye yüz tutmuş ilk sayfada bir not vardı.
Sevgili torunum diye başlayan...Yazı, 1999 yılının 4 temmuzun da karalanmış. Bu kıritik yaşına girdiğin günde doğum gününü kutlamak istedim diyen duygulu bir nottu bu. Sonu bir imza ve DEDEN ibaresiyle. bitiyordu. İsim düşülmemişti.
Demek sunuluşundan.17 yıl sonra belki daha önce.. Tezgaha düşen bir dedenin hatırası, hediyesi üstelik bir kitap. Şayet 17 yaşında hediye edildi ise şimdi bu arkadaş 34 ün de olmalı.
Başına bir şey gelmedi ise, vurdum duymazlığın sonu ise bu hediyenin akibeti. çok yazık. çok yazık..
Üzüldüm, korktum, ağlamaklı oldum, elim gibi yüreğim de yandı. Henüz 22 aylık torunuma şimdiden hazırlamaya başladım ben kütüphanesini oluşturmaya onlarca kitabı var şimdiden. Biz birlikte okuruz zaman zaman kitapları..Akibet acaba böyle mi olur... Korktum. korktum.
Korkumu paylaşmak istedim...
Yüce tanrım! ya ona azıcık merhamet ver, yada bana çokca dayanma gücü. Ya bendeki sevginin birazını ona ver yada, ondaki vurdum duymazlığın birazını bana. Tanrım! ya onu bana ver, yada beni ona...
Romandan bahsederken isminin ask ve gurur ya da gurur ve önyargı olması gerektiği, zengin koca arayan genç kızın konu edinilmesiyle ilgili yaygın bana göre yanlış tartışmalara veya romanın sosyolojik toplumsal gibi kavramlarına yeterince değinildiği için bu konulara girmeyeceğim.
Asıl amacım yazarın hayatını da göz önünde bulundurarak yaptığı
Ben, kadının biriysem sevilmeliyim, sen bilmezsin güzel miyim, bu en büyük güzelliğim senin bilmezliğin, duymazlığın - ya en boş dalmalar gözlerimizde.
beni de dahil edin, suçluyum
yeryüzünde iyi şeyler olmuyorsa
en az gece kadar karanlığım ben de
kuşların yuvasızlığından
kurtların dağsızlığından
açların sofrasızlığından
sorumluluğum var benim de
beni de dahil edin
kara bulutların üstünden kalkmadığı
yeryüzü bahtsızlarının kümelerine
vurdum duymazlığın afyonlu hissine
çocukların mutsuzluğundan
anaların bahtsızlığından
payeler dağıtılacaksa sorumlulara,
ben de tuzum bu çorbada onlar kadar
beni de dahil edin umursamazlığa
suların kirinden, havanın sülfüründen
hayvanların yurtsuzluğundan
insanların kaygısızlığından
tüketimin pervasızlığından
sorumluyum herkes kadar
bağıramadığım ve karşı koymadığım için
bu vurdum duymaz, acımasız gidişe...