Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ebrar Köseoğlu

Kusurluluk
Kusurluluk şeması ile kendinizi içten içe eksik ve kusurlu hissedersiniz. İnsanlar gerçek sizi tanıyacak kadar yakın olurlarsa, sizi sevilmez bulacaklarına inanırsınız.
Reklam
Çünkü insanlık tarihi davetsiz misafirleri sevmezdi; kahramanlarını kendi seçer, ne kadar usandırıcı bir çabaya girerlerse girsinler hakkı olmayanları acımasızca geri çevirdi; talihin ilerlemekte olan arabasından bir kez düşen kişi, arabaya bir daha yetişemezdi.
Ruhu kalabalıklarla öylesine aşırı beslenmişti ki, tek bir kişi ona kısa zamanda sıkıcı gelmişti ve yalnız kalır kalmaz kendini iğrenç ve açlıktan bitkin düşmüş biri gibi görüyordu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Uşaklar geldiğinde hepsini dışarı attı, çaresizliğini kimseye göstermek istemiyordu; ne yemek yemek ne bir söz duymak istiyordu, kimseden hiçbir şey istemiyordu.
Yalnızlık onu boğuyordu, insanlara ihtiyacı vardı; ya da insanlardan, bütün varlığının binlerce damarla dal budak sardığı saraydaki insanlardan, dostlarından haber almaya, onu heyecanlandırıp etkileyecek bir şeylere ihtiyacı vardı.
Reklam
Ancak akış burada günü bir kayalığa fırlatıyor ve insan saatlerin kıyısında sabit, hareketsiz, boş boş oturuyordu. Kalkması için kadını cezbeden hiçbir şey yoktu. Bir gün öncesinin masum eğlenceleri artık çekici gelmiyordu, onun nazlı ilgisi çabuk dağılan türdendi.
Yaşamını ve şimdi mutluluğunu da oluşturan bütün bu şeylerin tadına daha derinden varmak için gözleri kapalı yatmaya devam etti. İçinde hâlâ acıyan bir yer vardı, ama iyi şeyler vaat eden bir acıydı bu, tamamen kapanmadan önce kabuk tutarken yanan yaralar gibi sıcak, ama yumuşak bir acı.
İnsanların yüzlerine baktı, hepsi yabancı geliyordu, her şey ölü, bir şekilde canlılığını yitirmiş görünüyordu. Hepsi bir bakıma çoktan uzaklaşmış, yitmişti, artık ona ait değildi.
İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır.
İnsanın ağrısı, sancısı olduğunda hiç olmazsa bağırabilirdi, ama o sürekli olarak trajik bir biçimde komedi oynamak zorundaydı. Sinirleri yay gibi gerilmişken gülümsemesi, neşeli görünmesi gerekiyordu, bu sahte neşenin ne çabalara mal olduğunu, kendine hakim olmak için her gün nasıl kahramanca bir güç harcadığını kimse anlamıyordu.
Reklam
Bu insanla bir zamanlar ilişkisi olması, Irene'ye birden gerçekdışı ve anlamsız görünmeye başlamıştı. Hiçbir şeyini hatırlamıyorudu, ne gözlerinin rengini ne yüzünün şeklini; ne de bedeninde okşamlarından bir iz vardı, sözlerinden de, o köpekçe yalvarmasından " Ama Irene!" diye çaresizlikle kekelemesinden başka bir şey gelmiyordu aklına.
Böylesine tembelce bir ortaklığa bağımlı, kendine dönük ve yalnızlaştırıcı bir yaşam tarzı her türlü temelden yoksundu, duyular uygun dozda sansasyondan oluşan alışılmış besinini bulamayınca isyan ediyor ve yalnızlık, kısa süre içinde kendi kendine düşmanlığı getiriyordu.
Herkes beni keyfi yerinde, daima gülen biri sanır. İşte bunun için yazılarım çok dertlidir. Hayatımda gösteremediğim teessürümü yazılarımda gösteriyorum.
Evde iki resmini de karşıma alarak saatlerce bakıyorum ve bu saadet beni adeta sarhoş ediyor. Sevinçten ağlamak istiyorum. Ben son zamanlarda her şeyden ümidimi kesmiş, kendimi gülen, oynayan hayattan ayırarak birkaç türlü kitabın arasına atmış bulunuyordum. Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin.
59 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.