yem olmamak için fırtınaya, sığınmıştım bir ardıcın kovuğuna
beklerken sabahı, ilişti gözüme bir odanın sıcak aydınlığı
bir adam var içeride, solgun bir renk vurmuş gözlerine
örtünmüş gecenin sessizliğini, derin derin düşünmekte.
katlanamayıp soğuğa, uçtum yüzü kederle güzelleşen o adama,
mezar taşını andıran bir koltukta oturan, o yıkılmış adama.