Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Orkun'un Yayın Macerası ve Sonu: Orkun'da hiç aksamayan iki köşe vardı: "Orkun'dan Sesler" ve "Türkiye'nin Köy ve Kasabaları". Bunlardan birincisinde haftanın bazı haberleri çok defa mizahi bir üslupla ele alınıyor ve ayrıca 1944'e ait güldürücü hatıralara yer veriliyordu. Diğerinde çeşitli şehir,
Türkiye'nin en büyük çeltik işleme tesisi Edirne İpsala'da­ ki Sezon Pirinç idi. Malatyalı Erdoğan ailesi tarafından 1950'de temeli atılan Se­ zon Pirinç iki yıl kadar önce yaşadığı mali darboğazı aşamayınca mahkemeye başvurarak iflas erteleme talebinde bulundu. Ancak, 18 Ekim 2017'de İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi şirket için iflas kararı verdi. Şirketin tasfiye işlemleri için dosya İcra İflas Müdürlüğü'ne gönderildi. Bu yolu Özaııar açtı, Erdoğanlar sonunu getiriyor. İthalata bağlı ülke yapıldık!
Reklam
Edirne'ye gelen muhabirler düzenli ordu göremediler, kılıkları, kıyafetleri, lehçeleri, hatta lisanları farklı insanları karşılarında buldular.
Sayfa 150 - ötükenKitabı okudu
Edirne'nin geri alınışı Avrupa'da büyük yankılar uyandırdı. Çünkü Batılılar başından beri Balkan devletlerinin zaferini ilgiyle izliyor, Bulgarlar'ın İstanbul'a girmelerini bekliyorlardı. Beklentilerinin tersi gerçekleşince kan ve ateş içinde kalmış yerlere Avrupa basını en yetenekli elemanlarını gönderdi.
Sayfa 149 - ötükenKitabı okudu
Allah'ın izniyle Edirne'yi kurtardık!
Sayfa 141 - ötükenKitabı okudu
Halit eline beyaz bir flama alıp, atını sürdü. Tepeyi aşarken Edirne önüne seriliyor, ummadığı bir korku yüreğine doluyordu. Yanlışlıkla da olsa, ateş edilmemesi için flamayı devamlı dik tutuyordu. Korkusu gittikçe azalacağı yerde, çoğalıyordu.
Sayfa 130 - ötükenKitabı okudu
Reklam
Tepeleri hafif bir rüzgâr yalıyordu. Kimisi yüzükoyun yatmış, tüfeğinin kabzasına başını dayamış; kimisi de tüfeğini kucağına almış, başını yükselttiği toprağa koymuştu. Hepsinin bakışları Edirne'nin sönük ışıklarındaydı; hafızalarında hatıralar, yüreklerinde heyecan eksik olmuyordu.
Sayfa 129 - ötükenKitabı okudu
Akşama doğru Edirne'ye yakın mesafedeki İstanbul Boğazı'na geldiklerinde Ulu Selimiye'nin minarelerini gören gönüllülerin bazıları atlarından atlayıp, toprağı öptüler. Kafkas ve Kıyık tabyalarındaki uzun menzilli topların onları tehdit edişine aldırmıyorlardı. Kirpiklerinin ucuna kadar toza bulanmış Uşaklı Mehmed Baba'nın sesini Eşref Bey de işitiyordu. "Ya İlâhel Âlemîn! Şu mübarek şehrimize bayrağımızı çekmeyi bana nasip eyle; sonra da emanetini al!" Onun bu yakarışı gönüllüleri galeyana getirdi. Van gönüllülerinin arasından yer yer tekbir sesleri yükselmeye başladı. Kumandanlar gönüllüleri zorlukla mevzi almaya ve arkadan gelen nizami kuvvetleri beklemeye razı edebildiler.
Sayfa 128 - ötükenKitabı okudu
Kanun, başkumandanlık, emir varsa; vatan, millet, milletin namus ve haysiyeti de var. "Vatan için canını feda edeceksin!" düsturunu mazide şerefli, günümüzde âciz ordumuzun kumandanlarından öğrendik. Vatan için ne zaman öleceğiz aziz Paşam? Rumeli, Edirne, canım Selimiye elden gidince ölmeyeceğiz de ne zaman öleceğiz?
Sayfa 120 - ötükenKitabı okudu
Kahraman Kumandanım; mesuliyetinize iştirak etmemem için hiçbir sebep yoktur. Ecdadımızın kanlarıyla suladığı bu topraklar düşman çizmesiyle çiğnendikten, milyonlarca kardeşimiz düşman pençesinde inledikten sonra Said mesul olsa ne olur, olmasa ne olur? Van'dan hareket ederken başımı bu yola adadım. Sizleri önümde bulunca da zafere mutlak inandım ve elimden geldiği kadar yanınızda bulunuyorum. Eğer bir gün mesuliyet terettüp ederse, ben de en az Selim Sami Bey ve Cihangiroğlu İbrahim Bey kadar sizinle beraber mesul sayılmazsam, ciddi şekilde rencide olurum. Ne yapmamız gerektiği sorunuza gelince, çok açık cevap veriyorum: Plânınızı yapınız, ilerlemeye devam edelim. Bugüne kadar düşmandan temizlediğimiz yerler halkın nezdinde fazla önemli değildir. Fakat Edirne çok önemlidir. İkinci başşehrimiz olmasından ve bilhassa ulu camimiz Selimiye'nin orada bulunmasından milletimizin gözünde fevkalâde değeri vardır. Edirne'yi kurtarabilirsek, mevkilerinden ve yarın ki mesuliyetlerden endişelenen siyasilerimiz, paşalarımız geri veremezler; milletin infialinden korkarlar. Ama şimdi, bunca kardeşimizin şehadetiyle kurtarılan toprakları geri verirler. İnsanoğlu en kolay kendini kandırır; sonra başkalarını kandırmaya başlar. "Bunları geri vermeseydik, İstanbul elimizden gidecekti" derler; buna kendileri inandıkları gibi inanacak çok ahmak da bulurlar. Bunun için vakit kaybetmeden ilerleyelim.
Sayfa 113 - ötükenKitabı okudu
Reklam
Başta Rusya ve Fransa olmak üzere bütün büyük devletler Osmanlı Ordusu'nun Enez-Midye hattını geçmesine karşıydılar. Sadrazam Said Halim Paşa, daha önceden Sadrazam Kâmil Paşa'nın projesi olan Edirne'de tampon bir devletin kurulmasını müzakere masasına getirmek istiyor, Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Ahmed İzzet Paşa, selefi Nazım Paşa'nın feci sonu ile, ölümünden sonra hakkında yapılan neşriyatı dikkate alarak, ordunun yeni bir yenilgisinin sorumluluğunu üzerine almak istemediğinden gönüllülerin ileri hareketine şiddetle karşı çıkıyordu. Ama Eşref Bey ve gönüllülerin diğer kumandanları Edirne'yi geri almakta, hatta daha ileriye gitmekte kararlıydılar.
Sayfa 112 - ötükenKitabı okudu
Biz, Bulgarlar'ın silahlarıyla Bulgarlar'ı Edirne'den sürüp çıkarırız.
Sayfa 110 - ötükenKitabı okudu
Paşam direniniz. Bize koca Rumeli'yi kaybettiren o korkunç yılgınlığı kırmış gibiyiz. Düşman da panik içinde. En azından Edirne'yi geri alıncaya kadar, istirham ederim, hızımızı kesmeyin.
Sayfa 107 - ötükenKitabı okudu
Edirne'de mezarlığa giden bir kişi "Burada çok sayıda ölü var" diyerek 112'yi aradı. iyi içmişşş
Güüüüü naaay dıııın
HIDIRELLEZ NEDİR? Hıdrellez, bütün Türk dünyasında bilinen mevsimlik bayramlarımızdan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan hıdrellez günü, Hızır ve İlyas Peygamber’in yeryüzünde buluştukları gün olması nedeniyle kutlanmaktadır. Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek halk ağzında hıdrellez şeklini almıştır. Hıdrellez günü,
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.