Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Saraylar da öteki devlet yapıları gibi, bağımsız devletin ayrılmaz parçalarıdır. Bizi tarihimize bağlayan halkalardır. Milli onurun gözle görünür eserleridir. Dün padişahınsa, yarın halkın malı olur. Bence bugün Edirne şehri sınırlarımızın içindeyse, biz bunu Enver Paşa’ya değil, hatta Lozan Sulhu’na değil, Sinan’ın Selimiye’sine borçluyuz. Selimiye orada durdukça, Edirne de bizim sınırlarımızın içinde durur, hepimiz toptan ölmedikçe... Çünkü hiç kimse, Selimiye’yi hiçbir yerine sokamaz. Onu artık hiçbir barbar da yıkamaz. Saraylar kardeşim, ancak içi sanat eserlerimizle dolu müzelerimiz olabilir. Ötesi demagojidir. Bize hiç yaraşmaz.”
William Loftus Balkanlar'da karşılaştığı bir Türk'e ne düşündüğünü sorduğunda aldığı cevap şudur: "Her şey Allah'tan! Ne düşünebilirim ki, hiçbir şey!" Türklerin kaderciliği imgesel olarak Avrupalının gözünde genellikle onların huzur ve sakinliklerinde yatıyordu. Bacaklarını “terziler gibi" bükerek, yani bağdaş kurarak oturan Türkler çoğu zaman bu sahneye eşlik eden nargileleri ve bahçelerine dalıp giden bakışlarıyla birleştiriyordu. Her şeyi Allah'a havale ettikleri gözlemlenen Müslümanların eylemsizliği ise bu kaderciliğin bir uzantısı olarak algılanıyordu. Bu kaderci eylemsizliğin Avrupalıyı en çok dehşete düşürdüğü alan Türklerin veba karşısındaki sakinlikleriydi. Henry Blount Türklerin vebadan sakınmamalarına, korkmamalarına, özellikle de kendilerini korumaya çalışmamalarına hayret eder. Gemide vebalı bir hizmetçi ölünce diğerleri yanında yerler, içerler, hatta cesedi götürüldükten yarım saat sonra onun yatağında yatmakta bile bir sakınca görmezler. Bunu yapmamaları gerektiğini söyledikleri zaman "alınlarını işaret edip ne zaman öleceklerinin doğdukları zaman alınlarına yazıldığını" ifade ederler. Buna benzer bir olay Edirne yolunda da olur. Göğsü açık veba belirtileriyle dolu bir askeri arabaya alırlar. Orada bulunan yeniçerilerden biri daha önceki şekilde alnını işaret ederek kaderciliğini gösterir.
Reklam
"Bu kız var ya, diyorum. Benim vatanım. Evim. Yurdum. Sığınağım. Edirne'den Kars'a karış karış toprağım. İzmir'in dağlarında açan en güzel çiçeğim. Mavi mavi bakan Atatürk'üm. Neşe saçan Cumhuriyetim."
Bu nasıl bir çelişkidir yahu?!
Tarih: 8 Aralık 2013 Erdoğan Edirne'de kalka hitap ediyor: "Belli bir yılda üniversiteyi bitiren bitirecek, bitirmeyen kusura bakmasın. Kardeşim altı yılda bitireceksen bitir. Yedi yıl, sekiz yıl, on yıl sınırsız böyle bir şey olur mu? Öğrenci öğrenciliğini bilecek. Bu ülkede bu millet kendi vergisiyle parasıyla seni okutuyor, yetiştiriyor. Şimdi onun yasasını hazırlıyoruz; bitirdin bitirdin. Bitirmediğin takdirde artık güle güle." Peki... Adama sormazlar mı, sen kaç yılda bitirdin? Yedi yılda bitirdi! 1973-74 öğretim yılında başladı; 1980-81 yılında bitirdi.
Pdf, KırmızıkedikKitabı okuyor
Mir Celadet Bedirxan
1931' de Kürtçe Gramer kitabı "Bingehên Rêzimana Kurdî' yi" yayınlayan Celadet Alî Bedîrxan 15 Mayıs 1932-15 Temmuz 1943 yılları arasında Kürt dili edebiyatı için bir mektep görevi gören "Hawar" dergisini 57 sayı çıkarabilmiştir. Çıkardığı bir diğer dergi olan "Ronahî'yi" İse 1942-1945 yılları arasında toplam 28 sayı yayınladı. Diğer çalışmalarından bazıları şunlardır: -Edirne sükutunun içyüzü -Rêzana Elfabeya Kurdî -Nivêjên Êzidiyan -Mustafa Kemal'e muktuplar -Günlük notlar
Yabancı
Bu şehirden çıkıyorum ağır ağır, Orada tanıdık yüzler bana bir mezarı hatırlatıyor, Ve geride kalırken geçmiş —yosun tutuyor bir kayanın üzerinde zaman, Ne benim için bir adım atarak zahmete gir, Ne de yakamoza vuran denize bakarak beni an, Biz seninle birer yabancıyız, artık. — Edirne, 2002
Reklam
Bu meyanda müracaat ettiğiniz diğer bir tedbiri de kaydedeyim. Görecek göz, işitebilecek kulak, söyleyip tenvir edebilecek ağızları memleketten uzaklaştırmayı düşündünüz. Bey, ağa ve şeyh ailelerinden birkaç bin aileyi Türk vilayetlerine tehcir ettiniz ve İstanbul'dan başlıyarak İzmir, Ödemiş, Manisa, Aydın, Isparta, Burdur, Niğde Kayseri, Kastamonu, Edirne...ilh. şehirlere dağıttınız. Bu tedbire de sebat olunamadı. Menfiler 4 sene sonra memleketlerine iade edildiler. Tevessül etmiş olduğunuz bir tedbir daha vardı. Kültürel bir tedbir: Kürdistan'da maarife ehemmiyet vermek. Bu tedbirde diğerleri gibi aksi netice verdi. Türkçe okuyan, Türk terbiyesi alan Kürt çocuk ve gençleri, kendilerini sevketmek istediniz. Yeni Turan yoluna gideceklerine, ellerine geçen irfan meşalesi ile milli vijdanlarının derinliklerine bakmağa ve o derinlikler ve karanlıklarda ümmi Kürtlerin göremediği hakikatları görmeğe başladılar. Mektep sıralarından mücâdele meydanlarına, ihtilalci saflarına geçtiler.
Sayfa 24
Osmanlı devletinin ilk telgraf hattı 9 Eylül 1855 yılında Edirne – Varna – Kırım arasında kuruldu. Kırım’dan İstanbul’a çekilen ilk telgrafta ise Kırım’ın şehri olan Sivastopol’un Rus işgalinden kurtarıldığı bildirilmekteydi.
Kendisi ise yalnız bir defasında ve İttihat ve Terakki’nin en mutedil, ağır başlı öncülerinden olan, o sırada Edirne valiliğini yapan Hacı Adil Beyin yanında, valinin dikkat ve ilti­fatlarını çekmişti.
Sayfa 188
Bulgarlar yenik ve ümitsiz durumdaydılar. Bundan cesaret alan İstanbul, bu sefer kendisi harekete geçerek Edirne üze­rine yürümeye karar verdi. Hızlı harekete geçen Çatalca or­dusu ve Bolayır kolordusu, Doğu Trakya’ya daldılar.
Sayfa 184
Reklam
Bu belgede, Edirne düş­meden Edirne’nin kurtarılması için harekete geçilmesi isten­mektedir.
Sayfa 177
"Bu kız var ya, diyorum. Benim vatanım. Evim. Yurdum. Sığınağım. Edirne'den Kars'a karış karış toprağım. İzmir'in dağlarında açan en güzel çiçeğim. Mavi mavi bakan Atatürk'üm. Neşe saçan Cumhuriyetim."
Sayfa 369Kitabı okudu
Eski toplumumuzun insanı ölüm olayına, onu geciktirip kaçarak değil; sıcak bir dostlukla kucaklayıp yanına alarak direnir. İstanbul, Bursa, Edirne gibi Osmanlı kentlerinde bazen geniş alanlarda, bazen mahalle aralarındaki mescitlerin etrafında mezarlıklar yer alır. Akdeniz coğrafyasının ölümsüz, soylu ağacı servilerin ve eğrelti otlarının arasında her biri bir üslup harikası olan mezar taşları, dışarıdaki hayatla bir bütünlük içindedir.
Tanrı onların sırlarını kutsasın
(Pir Ali) Oğlu İsmâil-i Ma'şûkıy, İstanbul'a geldi; Bursa'ya gittiğini, orada birçok kişilerin kendisine uyduğunu, Hüdâyî ''Vâkıât''ından öğreniyoruz. Edirne'ye de giden, İsmâil'e askerden, bilhassa sipahilerden mürit olanların sayısı, binleri aşmıştı. (1539) Atmeydanında (Sultanahmet Meydanı), on iki müridiyle, başı enseden kesilmek suretiyle şehit edilen Ma'şûkıyn'nin şehit edildiği yere bir mescit yapılmış, denize atılan cesedi Rumelihisarında çıkınca da orada, kayalar mezarlığına defnedilmiştir. Şehadet yerindeki mescit yıkılmıştır, eseri bile kalmamıştır; fakat (1880) Alî kızı Hasene adlı bir kadın, meşhedine bir taş diktirmiştir ki bu taş, hala durmadadır.
100 Soruda Türkiye'de Mezhepler Ve Tarikatler
100 Soruda Türkiye'de Mezhepler Ve Tarikatler
Melamilik ve Melamiler
Melamilik ve Melamiler
30 Mart 1431 Pazar günü Edirne'de dünyaya gelen II. Mehmet, çocukluğundan itibaren devrin ileri gelen alimlerinden eğitim aldı. Devlet idaresini öğrenmesi amacıyla Manisa'ya vali olarak gönderildi. On iki yaşında babası Sultan II. Murat tarafından tahta çıkarıldı. Bu genç padişahın tecrübesizliğinden yararlanmak isteyen dönemin Avrupa devletleri bir haçlı ordusu kurarak bölgedeki Türk hâkimiyetini sona erdirmek için yola çıktılar. Durumun ciddiyeti üzerine vezirleriyle görüşen genç padişah, babası II. Murat'ı yeniden tahtı devralması için Edirne'ye davet eder. Babası bu davet üzerine oğluna şu haberi gönderir: "Bizim tahtı oğlumuza bırakmaktan maksadımız, yorucu geçen ömrümüzün son yıllarını rahat ve huzur ile yaşayıp ibadetlerimizi yapmaktı. Saltanat kimde ise din ve devleti savunmak da onun görevidir." Sultan II. Mehmet bu haber üzerine babasına şu cevabı yazar: "Saltanat senin ise, düşmanlar topraklarımızı alarak ilerlemektedir. Osmanlı Devleti ve İslam dünyası tehlikededir. Eğer saltanat benim ise, ordunun başına geçmeniz için fermanım vardır. Göreviniz ihtar olunur!" Bunun üzerine Edirne'ye gelen II. Murat ordusuyla Varna'ya hareket eder ve 1444 yılında büyük bir zafer kazanarak Osmanlı'nın bölgedeki gücünü perçinler.
Elma YayıneviKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.